TİYATRO her ne kadar SEYİR YERİ olsada, görgü, bilgi bakımından da, deri  özellikleri vardır.      Tiyatro SANATINDA, en çok önem kazanın, insanın GÖRME  duygusudur.  Daha sonra DUYMA gelir.     Tiyatro eserlerini üç bölümde ele almak gerekir.     1- dram, 2- trajedi, 3- komedi      Hepsinin de ayrı ayrı, özellikleri ve önemi vardır.      YAZAR  arkadaş  bu konuları, her yönüyle inceleyerek gerektiği gibi yazarlar.     DRAMDA, duygulanır,düşünür, ağlarsın.     TRAJEDİDE, duygulanır, düşünür, gülersin.     KOMEDİDE,  neşelenir, güler, eylenirsin.     Bir eser sahneye nasıl konur? kısaca değinelim      1- Önce oyunun yazarı  2- Sahneye  koyucu 3- Oyuncu  4- Seyirci  5- Eleştirici. Ayrıca SAHNE TEKNİK ELEMANLARI VE YÖNETİCİLER de katkıda bulunurlar.     Burada OYUN YAZARLIĞI, en zor bi iştir. her kişi oyun yazarlığı yapamaz.O ayrı bir sanattır.     SAHNEYE KOYUCU, yazarın eserini, seyircinin ilgisi doğrultusunda, düzeltilebilir.      OYUNCU rolünü, bilerek,severek özenle yapmalıdır.      SEYİRCİLER eseri, görerek duyarak, dikkatle izleyerek eserin özünü yaşamalıdır.Önemli sahneler alkışlanırsa, sahneye koyucu ve oyunculara ödül verilmiş olur.     Sıra gelir ELEŞTİRİCİLERE.     ELEŞTİRİCİLER   yazar ve sahneye koyucunun,olumlu ve olumsuz yönlerini gündeme getirir. Yani onlara yardımcı olarak katkıda bulunur.     Allah rahmet eylesin UĞUR GÜRSOY ağabeyimiz zamanında, çok oyunlar beraber sahneye çıktık. Yine ço0k oyunları beraber eleştirdik.     Oyunları genelde sahneye hep o koyar, bazılarında kendisi de oynardı.      Biz gelelim şimdi ENTRİKALI DOLAP oyununa.     Eseri yazan, değerli arkadaşımız YUNUS EMRE GÜMÜŞ.     Sahneye koyan: kendiside oyunda birinci hırsız olarak  oynayan yetenekli arkadaşımız BÜLENT ÖZTÜRK .     OYUNCULAR: Onlarda rollerini severse, benim seyrek, seyirci sıkmadan, neşelendirerek yapmasını bildiler. İçlerinde yakından tanıdığım, bildiğim, A.RIFAT ÇOL, CEMİL GÜNDÜZ ve  hemen hemen sanat varlığını her yönlü yetenek olarak oynadığı oyunlarda göstermesini bilen YELİZ VAROL' un oluşu oyuna ayrı bir canlılık vermiş oldu.     Genelde oyuncuların hepside mükemmeldirler.     Göze batan pek öyle eleştiri yok amma,  ben kısaca birkaç hususa değinmek istiyorum.      ALİ KEMAL TANDOĞAN' ın yönetti ve oynadı oyunlarda gerekli eleştirimi yapmış, oda olumlu bulmuştu.Şimdi  ÖZTÜRK arkadaşımıza hatırlatıyorum:  Oyunda tabanca sesleri hiç olmasın. Yazan belki öyle yazmıştır ama siz o sahneyi sessizce sadeleştire bilirsiniz.     İzleyiciler arasında olan oluyor.      İkinci bir husus DOLABIN içine koyulan bir insan değil, insanı temsilen bir kuklada olabilirdi.     Sıkılmadan oyunu ilgiyle izledik. Salonun tamamen dolu oluşu, oyuna ilginin fazla olduğunun ibaresidir.      Eskiden oynan oyunlardan da, beğenilenlerden de tekrar  sahneye konulabilir. mesela aklımda kalan bir kaç örnek vereyim. 1- O KADIN 2- GÖÇ  3- PUSUDA  4- KIZILIRMAK     KARAKOYUN  DÜĞÜN EVİ OYUN EVİ gibi. Görmemiş olanlar , görmüş olur.      Bizlere böyle bir neşeli gecenin geçmişinde , emeği geçen, BAŞKAN, YAZAN , SAHNEYE  KOYAN, OYNAYAN, ve diğer ilgililere, taktirlerimle, saygılarımı sunuyor, böyle gecelerin yıllar yıllı devamını diliyorum. Gelecek  oyunda buluşmak dilleğiyle.      Bilgi verir, TİYATROLAR.     Sende onu, bilmelisin.     İlk fırsatta, mutlaka gidip,     Gerçekleri, görmelisin.