TÜRKİYE EV SAHİPLİĞİ YAPACAK

Dünya Biyolojik Çeşitlilik Günü’nde, yerkürenin doğal yaşam çeşitliliğinin korunması ve geliştirilmesi hedefiyle, BM tarafından her yıl belirlenen tema çerçevesinde etkinlikler düzenleniyor.   BM Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi 15. Taraflar Konferansı, geçen yıl aralık ayında Kanada’da düzenlenmiş, Türkiye’yi toplantıda Tarım ve Orman Bakanı Prof. Dr. Vahit Kirişci temsil etmişti. COP-15 toplantısında, Çin ve Kanada'daki iki ev sahibi şehirden dolayı "Kunming-Montreal Küresel Biyoçeşitlilik Çerçevesi" adıyla sözleşme imzalanmıştı. Sözleşme ile üye ülkeler biyoçeşitlilik kaybını 2030'a kadar tersine çevirmek konusunda anlaşmaya varmıştı. İmzalanan bu çerçeve sözleşme, biyolojik çeşitliliğin korunmasının üye ülkeler nezdinde güçlü bir kabul görmesi sebebiyle tarihi bir başarı olarak kabul ediliyor. BM, bu nedenle Dünya Biyolojik Çeşitlilik Günü’nün bu yılki temasını COP 15'te ulaşılan tarihi başarıya dayanarak “Anlaşmadan Eyleme: Biyoçeşitliliğin Yeniden İnşa Edilmesi” olarak belirledi. Kunming-Montreal Küresel Biyoçeşitlilik Çerçevesi (Anlaşma) sebebiyle hızla eyleme geçilmesinin önemine dikkat çekilmesi amaçlandı. Tarım ve Orman Bakanı Prof. Dr. Vahit Kirişci’nin de bir konuşma yaptığı COP 15’e Türkiye aktif bir katılım sağlamıştı. 2024 yılında düzenlenmesi planlanan COP-16 toplantısına Antalya'da ev sahipliği yapacak Türkiye, bu doğrultudaki çalışmalarını en üst düzeyde sürdürüyor. TÜRKİYE DÜNYANIN  HAZİNESİ Zengin biyolojik çeşitliliğe sahip eşsiz ülkelerden birisi olan Türkiye, hem kültürel hem de biyolojik çeşitlilik bakımından zengin ve gelişmiş bölgelerden birisidir.  Türkiye, kendi başına ayrı bir kıta olmamakla birlikte, bir kıtanın sahip olabileceği tüm ekosistem ve habitat özelliklerine tek başına sahip. Farklı ekosistemler, farklı habitatlar, farklı türler ve ırklar bu bölgede oluşmuş ve bu bölge endemik tür oranı bakımından dünyada sayılı bölgelerden biri konumunda bulunuyor. Kültüre alınmış pek çok bitki türü ile evcilleştirilmiş pek çok hayvan türünün yabani ataları Türkiye'de tabii olarak yetişiyor. Aynı zamanda Türkiye son yıllarda, biyoçeşitliliğin sürdürülebilir yönetimini ve sürdürebilir gelişmeyi ülke politikası haline getirerek, ekolojik zenginliğimizi korumaya yönelik pek çok adımlar attı. Ülkemiz bir yandan her alanda kalkınma hamlelerini yaparken bir yandan da biyolojik çeşitliliğin korunması ve sürdürülebilirliğini sağlayacak çalışmaları birlikte gerçekleştiriyor. Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından biyokaçakçılıkla mücadele kapsamında, 2007 yılından bu güne kadar ülkemizde toplam 86 vakada 21 farklı ülkeden 156 kişi hakkında işlem yapılarak yaklaşık 5,6 milyon TL idari para cezası uygulandı. Biyokaçakçılık vakaları özellikle Doğu Karadeniz, Güneydoğu ve Doğu Anadolu ile Akdeniz Bölgelerinde yoğunlaşıyor. Son beş yılda başta orkide (salep) türleri olmak üzere yumrulu ve soğanlı bitki türleri, yabani buğday, kelebekler, böcek türleri, engerek türleri, semender türleri, turna gagası, kara kaplumbağası, meşe sürgünleri, defne, sandal ve bazı mantar türlerinin yurt dışına kaçırılmak istendiği tespit edildi. Aynı zamanda, biyolojik çeşitliliğin korunması ve sürdürülebilir kullanımına hizmet edecek envanter ve izleme çalışmalarının ulusal düzeyde gerçekleştirilmesi, biyolojik çeşitliliğe ilişkin veri tabanları oluşturulması, biyolojik çeşitliliğin korunmasına katkı sağlayacak geleneksel kullanım yöntemlerinin tespiti ve geliştirilmesinin yanı sıra pek çok proje de hayata geçirildi. Bu projelerle ülkemizin biyolojik çeşitliliğindeki nice cevherler gün ışığına çıkarılacak. Uluslararası arenada da ülkemizin bu eşsiz zenginliğini koruyabilmek amacıyla taraf olunan Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi, ülkemizde 14 Mayıs 1997 yılında yürürlüğe girdi. Türkiye, biyolojik çeşitliliği uluslararası ölçekte koruma çabalarına katkı sağlamak bilinciyle, yükümlülüğünü en iyi şekilde yerine getirme gayreti içinde çalışmalar yürütüyor.