ORDU’DA DA TEHLİKE BÜYÜK!

Bilindiği üzere; Erzincan’ın İliç ilçesindeki altın madeni sahasında geniş bir bölgede toprak kayması meydana geldi. Milyonlarca metreküp toprak aktı ve çok sayıda işçi toprak altında kaldı. İliç’te yaşanan tehlikeli durumun Ordu’da da yaşanabileciğine dikkat çeken Özbucak, konuyla ilgili şu ifadelere yer verdi; “Erzincan İliç’te daha önce de havuz yıkılması oldu. Giresun Şebinkarahisar’da da havuz patlamış, kimyasallar dereye karışmıştı. Ders alınmadı. Fatsa’daki siyanürle altın ayrıştırma tesisinin çevresindeki derelerin sularını kirlettiğini biliyoruz. Başka örneklere gerek yok. Bunun sonuçlarını konuşmakta yarar var. Ordu’nun yüzde 74’ü maden sahası ilan edildi. Ruhsatlar bir bir ortaya çıkmaya başladı. Fatsa gözümüzü çıkarırcasına karşımızda. Perşembe, Ulubey, Kabadüz, Gölköy ilçelerimizde yeni maden sahaları için Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) süreci başlatıldı. Bakır, çinko, bakır, altın madenleri öne çıkıyor. Yine Mesudiye, Aybastı, Korgan yaylarında da süreç devam ediyor. Neredeyse her ay yeni bir maden sahası ortaya çıkıyor. Maden derken bentonit, taş ocağını saymıyorum. Özellikle kurşun, bakır, çinko madenleri için çeşitli kimyasallar kullanılırken altın için siyanürün kullanıldığını biliyoruz. Kimyasalların, siyanürün kirlettiği toprakların yığıntı yapılarak depolanması bir bombanın odamızda saklanması gibidir. Patladığında odada bulunanlar ölür. İşte Erzincan İliç’teki felaket de odamıza konan bombanın patlamasıdır. Maden ve enerji şirketlerinin saldırısını, talanını kolaylaştıran yasa çalışması şu an Meclis’te. Torba Yasa kapsamında ülkenin her tarafı maden şirketlerinin kolayca at koşturduğu alanlar yapılmak isteniyor. Şu anki engelleri bir bir kaldırmak istiyorlar. O zaman her taraf Erzincan İliç’teki gibi yıkımlarla karşı karşıya kalacak. Bu nedenle yaşanan yıkımları, zararları önlemek için herkes elini taşın altına koyma cesareti göstermeli; suyumuza, toprağımıza, geleceğimize sahip çıkmanın onurunu yaşamalıyız. Bu yaşama sahip çıkmaktır. Şimdi soruyorum, İliç’te toprak altında kalan dokuz işçi yalnızca bir sayı mı? Bunun hesabını kimler verecek?” dedi.   “Yaşananlar sıradan bir olay değil”   Sözlerine devam eden Özbucak, şu ifadelere yer verdi; “Bu durum, kapitalizmin vahşi sömürüsü ve talanıdır. Buna olanak tanıyanlar da her zaman olduğu gibi iktidarlardır. İliçlerin olmasının nedeni budur. Meclis’teki maden ve enerji şirketlerine kolaylık sağlamak için çıkarılmak istenen yasayı da buna göre değerlendirmek anlamlı olur. Maden yatırımları, işletmeciliği ekolojiyi, yaşamı önemseyerek ve kamu yararı gözetilerek yapılmalıdır. Kapitalisteler (yerli ve yabancı şirketler) kazanacak diye yapılan yatırımlar her zaman zarar vermeye devam etmiştir. Onların amacı para kazanmaktır. Halk sağlığıymış, tarım arazilerin, ormanların korunmasıymış umurlarında değil. Sonuç olarak İliç’te yaşananların yeniden başka yerde yaşanmasını beklemeden toplumsal duyarlılığı büyüterek topyekün mücadele etmek zorundayız” dedi.   “Ülkemiz talan ediliyor”   Özbucak, sözlerine şöyle devam etti; “Emperyalist ülkelerin yer altı kaynaklarımızı talan ettiği bir ülke haline geldik. Emperyalistler fiili işgalle yapabileceklerinden daha fazlasını yapıyorlar” dedi.   Haber: Emrah Gemicioğlu