FINDIK ÖNERGELERİNE RED! RED! RED!

“Üreticini sabrı taşarsa gereğini yapar”

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Ordu Milletvekili Seyit Torun mecliste söz hakkı alarak şu konuşmaları gerçekleştirdi; "Ben bu kürsüde fındık ile ilgili bir çok kes konuştum. araştırma önergeleri verdim. Bir çok kez de basın toplantıları gerçekleştirdik. Hep sorunu dile getirdik ama hep her sene aynısını yaşadık. Sayın yıl da sayın bakanla bir araya geldik. Sayın bakana sezon gelmeden bir çözüm üretelim. Fındığın bütün bileşenlerini bir araya getirelim ve üreticiden nihai tedarikçiye kadar olan süreyi bulalım ve çözelim dedik. Hatta bununla ilgili bir dosya götürdük ve kendisine verdik. Ama 'Ocak ayı, Şubat ayı gibi toplantı yaparız' dedi ama bu toplantılar gerçekleşmedi. Bu sene de aynı sorunlarla karşı karşıya kaldık. Sonuç olarak mağdur olan üretici oldu. Hep söylüyoruz üzerinden siyaset yapmayalım. Üreticinin gerçekten alın terini verelim. Üretici de mağdur olmasın. Karadeniz göç etmesin. 8 milyon insanı ilgilendiren 500 bin üreticinin alın terini teslim edelim dedik ama malesef ben bilirim anlayışı, ben yaparım anlayışı nasıl olsa benim aldığım kararlardan her kes memnundur diye hiç bir sorumluluk hmeden malesef serbest piyasada fındık Avrupa'da bir alıcıya teslim edildi.Peşgeş çekilmiştir. Biz şunu merak ediyoruz? Geçen yıl dolar 3.7 lira iken fındık 11 lira civarındaydı. Bu gün dolar 6 lira civarındayken fındık neden hala 11 lira? Fındık ihraç ürünü ise ihraç ürünüdür. Bu ürün yüzde 90'ı yüzde 80'i ihraç ediliyor. Fındığı döviz üzerinden hesaplasanız, 18-20 lira olması lazım. Bu yıl rekolte de düşük, geçen yıl baz alındığında ama merak ettiğimiz konu bu arada ki farkı kim yiyor. Kimin cebine giriyor. Benim üreticimin cebine girmiyor. Benim üreticim bundan faydalanmıyor. Bütün maliyetler arttı, bütün girdiler arttı ama fındığın fiyatı artmadı. Ben şunu sormak istiyorum? Bu aradaki fark kimin cebine giriyor. Üreticinin alın terinden çalınan bu para kimin cebinde. Bunun açıklanmasını istiyorum. Her yıl tartıştığımız gibi üretici mağdur. Üretici perişan. Fındık sorununu çözelim, uzun vadeli  çözümler üretelim diyorum. Ben yaparım anlayışı üreticiyi bu noktaya getirdi. Biz ne yaparsak yapalım üretici bize destek oluyor. Ne kadar mağdur olursa olsun üretici nasıl olsa oy veriyor anlayışından vazgeçin. Üreticini sabrı taşarsa gereğini yapar. Lütfen üreticinin sabrını taşırmayın. Bugün maliyetleri belli, sonuçta ihraç ürünümüz kazanınca hep beraber kazanıyoruz. Sadece üretici kazanmıyor. Fındık fiyatının yüksek olması bu ülkeye zarar değil. Bu konuyu tekrar dile getiriyorum. Bu konuyu çözecek olan bizleriz. Fındık üzerinden siyaset yapmak istemiyorum. Bu konuyu tekrar buradan dile getiriyorum. Bu konuyu çözecek olan burada, bütün milletvekillerimiz burada. Bunun üzerinden siyaset yapmak istemiyoruz,  bunun üzerinden farklı şeyler konuşmak istemiyoruz. Lütfen gerekeni yetkililer yapsın diyoruz, hepinize çok teşekkür ediyorum. "

“bu sorunumuzu çözün”

CHP Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzel, “Fındık, İzmit’ten Artvin’e 500 bin aile, 8 milyon insanımızın ekonomisine katkı yapan, yüzde 85’ini ihraç ettiğimiz, 3 milyar dolar gelir elde ettiğimiz, dünyadaki üretiminin yüzde 70’ini bizim yaptığımız millî bir ürün. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu konudaki sorunlarla ilgili 6 maddelik çözüm önerimize, ayrıca Ordu’da yaptığımız bir çalıştaya ve de Ordu’dan Giresun’a bir fındık yürüyüşü yaptık, bunların ayrıntısına, bu konudaki diğer önerilerimizin ayrıntısına araştırma komisyonu kurulduğunda değineceğim. Ancak fındıktaki taban fiyatla ilgili burada birkaç şey söylemek istiyorum. Değerli milletvekilleri, fındığın üreticisi Türk halkı, alıcısı ise yabancı firmalar. Çok ilginç, satıcısı da yine alıcısı olan bir İtalyan firma. Yani bu İtalyan firma hem alıcı hem satıcı durumunda. “Bu nasıl oluyor?” derseniz, çünkü bu İtalyan firma, Türkiye’de ihracat yapan bütün büyük Türk firmalarını satın alarak böyle bir şeye sebep oldu ve AKP hükûmetleri bu firmaya sadece ihracat değil son günlerde bir de ithalat yetkisi verdi ve bu daha karmaşık, daha komik bir hâle geldi. Bu ortamda devletin fiyatlara müdahale etmemesi, zaten örgütsüz olan Türk köylüsünü bu firmaya köle yapmaktadır. Sadece üretici değil, fındığı iç piyasada kullanan, alıp işleyen az sayıdaki yerli firma da bu İtalyan firma tarafından üretim ve pazarlama konusunda kıskaca alınmış durumdadır. Fındık fiyatı FİSKOBİRLİK’in faal olduğu 2006’da 5 dolardır -AKP’li hatip burada, AKP’den önce de fındık sorunu olduğunu söylüyor, 2006’da AKP iş başındaydı- şimdi ise 2 dolar bile değil ve 13 liraya mal edilen bir ürünü 12 liraya bu üreticiye satmak zorunda bırakıyor- sunuz ve aynı üretici aynı ilde –dikkatinizi çekiyorum- bir markette, rafta bunu 60 liraya görüyor ve o üretici yine havaalanındaki “free shop”da  -bakın, resmi burada var, kilosu 55 euro arkadaşlar- 12 liraya sattığı ürünü 400 lira görüyor. İnsaf… insafa davet ediyorum. Bu bir kıyımdır, bu bir cinayettir, bu bir anayasal suçtur ve ihanettir. Bakın, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası 45’inci madde ikinci paragraf: “Devlet, bitkisel ve hayvansal ürünlerin değerlendirilmesi ve gerçek değerlerinin üreticinin eline geçmesi için gereken tedbirleri alır.” Nerede bu Hükûmet? Anayasa madde 167: “Devlet, piyasalarda fiilî veya anlaşma sonucu doğacak tekelleşme ve kartelleşmeyi önler.” Nerede bu Rekabet Kurulu? Anayasa madde 171: “Devlet, kooperatifçiliğin gelişmesini sağlayacak tedbirleri alır.” Ne yaptınız FİSKOBİRLİK’e? Buradan yürütmenin başındaki Sayın Erdoğan’a da seslenmek istiyorum: Sayın Erdoğan, fındık üretiminin yapıldığı bu coğrafyadan öyle ya da böyle geçmiş seçimlerde oldukça yüksek oylar aldınız. Belediye başkanı oldunuz, Başbakan oldunuz, Cumhurbaşkanı oldunuz. Sadece oy da almadınız, bölgenin derelerini aldınız, ormanlarını aldınız. Yandaş firmalar dağları taşları talan etti. İnsanlarını aldınız, insanlarını. Yarıdan çoğu terk etti topraklarını. Tüketim ekonomimiz insanlarımızı tüketti. Bütün bunların karşısında bu yöre insanı sizden tek bir şey istiyor; emeğinin karşılığını istiyor, fazla değil. Ha, öyle saray menüsü gibi ejder meyveli smoothie falan değil, Karadeniz insanı mısır çorbası, pancar diblesiyle mutlu zaten. Karadeniz kendinden çalınan hakkı, çocuklarının rızkını istiyor; fındık için en az 3 dolar karşılığı Türk lirası istiyor. Karadeniz o sizin bildiğiniz Karadeniz değil artık Sayın Erdoğan, Karadeniz fındık için isyanda. O Gülyalı ilçesinde üreticiye doğru “TMO fındık alacak, fındık alacak.” diye yürüyüp üreticiyi bir tokatlamadığı kalan bölge milletvekiliniz de bunun farkında, Karadeniz isyanda. O TMO her şeyi alıyor, bir fındığı almıyor; daha üç gün önce mısır alımına karar verdi. Sayın milletvekilleri, biraz sonra burada bir oylama yapmayacaksınız, bir samimiyet testi yapacaksınız. Memleketlerinizde, bölgenizde söylediğiniz, halka verdiğiniz sözler ile burada konuştuklarınız ve tercihleriniz, verdiğiniz oylarınız onu gösterecek. AKP’li arkadaşlar diyor ki: “Bir grup önerisi biz verelim, biz de vereceğiz.” Ya “TMO alacak.” da diyordunuz, Sayın Genel Başkanınız öyle diyordu, aha bugün alacak, aha yarın alacak, aha bugün öneri vereceksiniz, yarın vereceksiniz. Bana buraya gelmeden halkımız şunu söyledi: “İktidarıyla muhalefetiyle bir araya gelin, bu sorunumuzu çözün.” dedi.

“fındık üreticisine sahip çıkın”

MHP Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt; Değerli milletvekilleri, fındıkla ilgili olarak üç aydan bu tarafa sürekli konuşuyoruz. Biraz evvel AK PARTİ sözcüsü arkadaşımız “AK PARTİ iktidarında fındık gereken değeri bulmuştur.” dedi. Biz geçen sene fındık yaktık, ondan önceki senelerde mitingler yaptık. Tabii, bunu yapmış olmamız AK PARTİ’nin az oy almasına sebep olmadı. Şundan dolayı övünebilirsiniz ve de övünüyorsunuz: “Siz fındığı ne kadar mesele ederseniz edin ama AK PARTİ’ye oy veriyor bu millet.” diyebilirsiniz, diyorsunuz da. Lakin 24 Haziranda Ordulu gereken desteği göstermedi size, yüzde 63’ten 48’e düştünüz. Ordulu bir mesaj verdi, dedi ki… Sayın Cumhurbaşkanına yüzde 65 oy vererek Sayın Cumhurbaşkanının seçilmesi noktasında hiçbir tereddüde mahal bırakmadı. Adalet ve Kalkınma Partisi yüzde 48, Milliyetçi Hareket Partisi yüzde 17 oy aldı, Sayın Cumhurbaşkanımız yüzde 65 oy aldı. Ben de fazlasıyla çalıştım Sayın Cumhurbaşkanı seçilsin diye, hiçbir rahatsızlığım yok. Ama lütfen bu araştırma önergesini dikkate alınız. Milliyetçi Hareket Partisinin vermiş olduğu araştırma önergesini dikkate almadınız. Ben bir şeye çok üzüldüm, ret çıktığında millî maç kazanmış gibi sevindiniz. Hayırdır, neye bu kadar mutlu oldunuz? (MHP, CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Ne vardı bunda? Sayısal çoğunluğunuz zaten yeterli, istediğiniz şekilde reddedebiliyorsunuz ve ettiniz de. Bakın, Twitter’dan, Facebook’tan yazıyorlar. Özellikle ben fazlasıyla dikkat çekiyorum herhâlde ki “Ne oldu? Hani beraberdiniz ya, birlikteydiniz ya.” Diyorlar. Her ne kadar beraber yürümesek de yağan yağmurlarda sizinle, 24 Haziranda Cumhurbaşkanlığı seçimleri için birlikte yürüdük. Dolayısıyla milletin bizden beklentisi AK PARTİ’nin Milliyetçi Hareket Partisinin vermiş olduğu bir önergeye… Altı üstü bir araştırma önergesi, ne fındığın fiyatını değiştireceksiniz ne de başka bir şey.Siz Sayın Cumhurbaşkanına sahip çıkmak istiyorsanız Milliyetçi Hareket Partisinin önergesine ret vererek büyük mutluluklar yaşadınız, sevinç yaşadınız ama benim de pek sevdiğim söylenemez ama CHP’nin önergesine gelin hep birlikte “Evet.” diyelim, destekleyelim. (CHP sıralarından alkışlar) Çünkü bu, 8 milyon üreticiyi ilgilendiriyor, bu, hakikaten fakiri, mağduru ilgilendiriyor. TMO mısır almaya kalkıyor, mısır satılalı iki ay oldu, mısır kalmadı, mısır tüccarın elinde. Hiç olmazsa fındığın yüzde 70’i hâlâ pazara inmedi, fındık üreticisine sahip çıkın, destek verin. Sonra, AK PARTİ vekilleri, özellikle Ordulu kardeşlerim boynu bükük kalıyorlar. Gelin, bunları boynu bükük bırakmayalım, memlekete yarın dik gitsinler. Onun için hep birlikte “Evet.” diyelim. Ha, oyumun rengi de “evet” olacak, onu da ilan ediyorum.” dedi.