PANDEMİDE ORUÇ TUTMAK RİSKLİ Mİ?

Oruç gerektiği gibi tutulursa pandemi ortamında bile faydalı olur diyen Başkan Coşkun, şu ifadelere yer verdi; ''Oruç tutulursa, koronavirüse daha kolay yakalanabilir miyiz? Kafa karışıklığına tek bir cümle ile cevap vereyim. Oruç bilimsel ilkelere sadık kalınarak, gerektiği gibi tutulursa, vücut direncini artırdığı gibi, hastalıklarla mücadeleyi de kuvvetlendirir. Oruç tutmanın en çok faydası metabolizmamıza olur. Oruç, hücrelerimizi vücudun birçok organının daha az çalıştığı zamanda bakıma alır. Karaciğer ve tüm sindirim sistemi hatta kalp damar sitemi de oruç sayesinde dinlenme şansı bulur. Şöyle düşünün arabanız çalışırken bir tamirci onun motoru ve diğer parçalarına bakım yapabilir mi ? Yapamaz. Arabanın durması lazım ki tamiri yapılabilsin. Oruç da böyledir, vücudun birçok organını istirahate alır, onarım ve bakım yapılabilsin diye. Çünkü normal şartlarda vücudumuz birçok yaralanmada kendi kendini onarma kabiliyetine sahiptir. Tek yapılması gereken motor dinlenmeye alınmalıdır. Böylece oruç vücuttaki hücrelerin yenilenmesine, direncin artırılmasına zemin hazırlarken, vücutta birikmiş zararlı maddeleri de temizler, bu durumdan bağışıklık sistemi de olumlu olarak etkilenir. Dolayısıyla kendini sağlıklı hisseden kişilerin oruç tutmasında bir sakınca bulunmamaktadır'' dedi.    ''Hastalığı olan vatandaşlar oruç tutmayabilir'' Ancak bazı kronik hastalıkları olan kişiler illa da oruç tutmak isterlerse bence hasta olan kişiler oruç tutmamalı diyen Coşkun; ''Doktorların izni ile oruç tutmalıdır. Yaşam bilimciler günümüzde belli aralıklarda uzamış açlıkları, detoks amacıyla da uyguladıkları halde, Oruç nasıl vücut direncine zararlı olabilir? Olamaz tabi ki. Oruç tutmak, vücuttaki inflamasyonu azaltır, mide barsak sistemini ve kalp damar sistemini dinlendirir, iyi gelir. Oruç faydalıdır, zararlı değil.  Zararlı olan oruç sonrası sağlıksız ve abartılı olarak yiyip içmektir'' dedi.    ''Su çok önemli'' Normal günlük beslenmede dikkat edilmesi gereken konuların başında yeterli su ve elektrolit-mineral alımı gelmektedir diyen Coşkun; ''Bu durum oruçta daha da önemlidir. Çünkü yetersiz sıvı alınırsa, hücreler yüzeyden kurumaya başlarlar ve buralara mikroplar daha kolay tutunurlar. Enfeksiyonlara daha kolay yakalanırlar. Bu nedenle oruç tutan kişilerin en çok dikkat etmesi gereken nokta yeterince su ve mineral içilmesidir. Bunun için de en iyi zaman iftar ile sahur arasındaki zamandır. Bu aralık yaklaşık 8 saatlik zamandır. Bu yaklaşık 8 saatlik periyotta 4 saati de uykuya versek, geriye 4 saat kalır. Her 15 dakikada 1 bardak su içilse, 3 buçuk litre su içilebilir. Minimum 2–2.5 litre su içilmelidir. Mineral takviyesi amacıyla suyun içine yarım limon sıkılabilir. Neden 15 dakika? Çünkü 1 bardak suyun mideyi rahat terk etme hızı yaklaşık 15 dakikadır. Oruç tutarken yetersiz su içmek, enfeksiyonlara karşı vücudu savunmasız bırakabileceği için, bu 4 saatlik sürede mutlaka yeterli miktarda su içilmesi önemlidir'' dedi.   ''İftar ve sahur arasındaki  4 saatlik aktif zamanda neler yenip içilmelidir?'' Coşkun; ''Şekerli ve yağlı gıdalara yönelmeyiniz. Tatlı isteği önüne geçilemez durumda ise komposto veya sütlü tatlılardan az miktarda tüketmek yeterli olmalıdır. Ramazan pidesi olmazsa  olmaz ama bir avuç kadar yiyin, daha fazlası zehirdir. Çorba ve proteinli Sebze yemeği ve yoğurt olmazsa olmaz, biraz da meyve iyi bir beslenme tarzıdır. Çay, çok fazla olmamak kaydıyla 3-4 bardak içilebilir, kahve ise mümkünse hiç tüketilmesin. Meşrubat kesinlikle içilmemelidir. Sağlıklı besinleri tüketirken bile, hepsini bir öğünde tıka basa yemek de doğru değildir. Yiyeceklerin yavaş yenmesi başta mide barsak sistemi olmak üzere kalp damar sistemini de yormamak için çok önemlidir'' dedi.   ''Sahur ve reflü arasında bir ilişki var mı?'' Ülkemizde her 4 kişiden biri reflü nedeniyle rahatsızlık hmektedir diyen Başkan Coşkun; ''Reflü, mide içeriğinin yada bir kısmının bir zorlama olmadan kendiliğinden yemek borusuna geri gelmesidir. Geri gelen içeriğin içinde safra ve pankrası asitli suları da olduğundan ağıza da acı–ekşi su gelir yani mide ekşimesi olur. Tekrarlayan bir hastalıktır. Yutma güçlüğü, ses kısılması, göğüste yanma hissi, öksürük, boğuluyor gibi olma, kronik durumlarda ağız kokusu ve diş çürükleri bile yapabilir. En önemli tetikleyicileri aşırı yemek içmek ve yedikten sonra beli bir süre beklemeden yatmak. O nedenle reflü hastalığı olanlar, mutlaka orucu nasıl tutacaklarını hekimlerine danışmalı, belki hekim tavsiyesi ile alacakları takviye ilaçlar ile proton pompası inhibitörleri daha konforlu oruç tutabileceklerdir. Reflü yapabilecek en önemli öğün, sahur yemeğidir. Bu öğünde asla abartılı yememeli, protein – kahvaltı ağırlıklı beslenmeli, domates tüketilmemelidir. Reflüden korunmak için baharatlar, çikolata ve kahve bu öğünde yenmemeli içilmemelidir. Daha da önemlisi sahurda günlük porsiyonun üçte biri kadar yenmeli, öyle enine boyuna yenmemeli ve yatana kadar en az 1-2 saat geçmelidir. Yani mide içeriği bir miktar da olsa boşalmış olmalıdır. Buna rağmen reflü endişesi olursa, yastığınızı bir yastık daha yükselterek yatarsanız, daha rahat edersiniz'' dedi.