“Ordu ve Giresun’un fındık sorunu çözülmeli”

Fındıkta çıkış yolu üretmek adına esas çözülmesi gereken sorunlardan bahseden Şenocak; " Dünyanın en mağdur fındık çiftçisinin Ordu ve Giresun’da olduğu hepimizin iyi bilmesi gereken bir konudur. Bu konuda uzun süredir yazılı ve sözlü olarak bu iki il için çare üretmemizin elzem olduğunu anlatıyorum. Bu konunun ana sebepleri; miras yolu ile bölünen bahçeler, büyük ölçüde göç veren bir bölgede yaşadığımız için geride kalan yaşlı nüfusun bahçelere yeterince bakamaması ve eğimli arazide makinalı tarım yapılamaması nedeniyle birim alandaki verim düşüklüğü ve maliyetlerin artmasıdır. Bu sebeplerden ötürü bölgenin tek geçim kaynağı olan fındık üretimi son 30 yılda hızla batıya doğru kaymıştır. Bakıldığında Terme, Çarşamba ve Adapazarı Ovaları gibi ne ekerseniz ürün verecek verimli alanlara fındık dikilmiş ve dikilmeye devam etmektedir. Oldukça geniş arazileri barındıran bu ovalarda makineli tarım da yapılabildiği için bize göre daha az maliyetle daha fazla üretim sağlanmaktadır. Ordu ve Giresun’da ortalama bir aile fındık tarımında yılda 10 ila 20bin lira elde ederken batıya doğru düz ovalarda bu gelir ortalama aile başı 200 bin liraya kadar çıkmaktadır. Görüldüğü gibi Karadeniz’in doğusu ile batısı arasında fındık üreticisinin gelirleri bakımından uçurumlar söz konusudur." dedi. Eğimli araziye destek Karadeniz ve Ordu'yu ilgilendiren en önemli konu olduğunu belirten Cem Şenocak; "Doğu ve Batı Karadeniz fındık üreticisinin arasındaki uçurumu telafi edebilecek tek yol 2009 yılında başlayan alan bazlı desteğin tekniğinin geliştirilmesidir. Şöyle ki; köyünde ikamet ederek bahçesine bakan, iyi tarım uygulayan ve eğimli araziye sahip fındık üreticisine küçük araziden başlayarak daha fazla vermek kaydıyla arazi büyüdükçe kademeli olarak azalan bir destek model önerebilirim. Böylece arazi büyüdükçe zenginleşen üretici daha az destek almış olur. Örneğin 10 dönümün altında olan üreticiye dönümde 170 TL yerine 700-800 TL den başlayan arazi büyüdükçe dönüm başı ödenen rakamın 100-150 TL ye kadar düşürüldüğü bir destek modeli oluşturulmalıdır. Bu rakamlar 2009 yılından bu güne çok düşük kalmış ve geliştirilememiştir. Bu desteklerin köyünde ikamet eden ve bahçesine iyi tarım uyguladığını Tarım İl Müdürlüğü’nden tescil edilen üreticiye verilmesi gözden kaçırılmaması gereken bir husustur."dedi. Fındıkta alan bazlı destek; fındık tarihinde önemli bir reformdur. Ancak modelinin revize edilmesi gerekiyor diyen Şenocak; "Desteklemenin modelini geliştirmemiz gerekiyor. Doğu Karadeniz Bölgesi ve ilimize yapılabilecek model, Batı Karadeniz’de düz ovalara verilmemektedir ve verilmemelidir. Çünkü onlar bize göre çok daha zenginler. Arada ifade ettiğim gibi uçurum var. Bu farkı iyi görmek lazım.  Dünya fındığının yüzde 30-35’ini Ordu ve Giresun üretiyor. Ancak malesef en mağdur olan da bu iki ildir." dedi.          LİSANSLI DEPO  ÇOK ÖNEMLİ  Fındık ürün borsaları ve depoculuk sektörün gelişimi açısından önemli konulardan biri olduğunu vurgulayan Şenocak; "Ayrıca sistemi daha sağlıklı hale getirmek için de önemlidir. Vatandaş malını lisanslı depoya bırakıp herhangi bir bankadan kredi kullanabilir. Böylece fındığın piyasaya arz hızı kesilir. Arz talep dengesi oluşur. Aşırı arzdan dolayı fiyatların düşmesinin önüne geçmiş olur. Eylül ayında vatandaş depoya malını bırakıp hem malını sağlam bir depo ya bırakır hem de emanet kağıdı ile beraber herhangi bir bankadan kredi kullanabilir. Ünye, Bulancak ve Giresun’da lisanslı depolar açıldı ama çok güvence veremediler. Çiftçinin ürününü rahat teslim edeceği yönünde kolaylaştırmalar yapılmalı. Bir de her işte alışma veya uyum süresi oluyor. İlk günden olumsuz bakmamak gerekiyor. Birkaç yıl içinde taşlar yerine oturacak ve üretici tarafından benimsenecektir." dedi. Uzun vadede devlet alan bazlı destekten vazgeçer yerine sadece alıma yönelinirse düz ovada 150 ila 200 bin lira ortalama gelir elde eden üreticinin ekmeğine yağ sürülür ve daha çok dikim yapmasına teşvik edileceğini söyleyen Şenocak; " Üreticiler bu şekilde inanılmaz yüksek gelir elde ederler. Bu rekolte fazlalıkları çok büyük stoklara sebep olur. Dünyadaki diğer ülkelerde dikime teşvik olur. Tıpkı 2001 ve 2008 yıllarında olduğu gibi fazla rekolte olduğundan fındıklar devletin depolarında çürümeye terk edilir. Daha sonra da ziyan olacağına onda bir fiyatına yağ yapalım denir. Ya da askere mi öğrenciye mi yedirelim arayışları başlar. Bu ve benzeri deneyimler geçmişte sağlık konularında da zararlar verdi. Bazen bayatlatılmış eski fındıklar dolaylı ve doğrudan değerinin çok altında piyasaya satıldı. Böyle olunca tüketici fındıktan soğuduğu gibi fındık sektöründe de haksız rekabete yol açıldı. Yani bu tür uygulamaların devlete, hazineye, ihracata ve tabi ki fındık sektörü ile istihdama zararı büyük olmuştur. Ordu Giresun üreticisine hiçbir katkı sağlanmamıştır. Bu sebepten dolayıdır ki alan bazlı desteklemelerin yukarıda yazılan teknik gelişmelerle birlikte revize edilmesi doğu Karadeniz ve özellikle ilimiz için çok önemlidir.Ayrıca ilimizde üreticimizin verim ve gelirinin artırılması için büyük çaba gösteren valimizin talimatı ile sahada olan Tarim İl Müdürü’ne ve ekibine, Büyükşehir Belediye Başkanımız ve çalışma arkadaşlarına, özellikle de bahçede örnek çalışmalara bizzat eşlik eden valimize ilimiz üreticisi adına teşekkür ediyorum. Bir de tüm siyasilerimizin bu konuda yaptığı çalışmalara dikkat çekmek isterim. Özellikle vekilimiz Şener Yediyıldız’ın önemle takip ettiği havza projesi TBMM’de ilk etapta 68 milyon dolar olarak onaylandı.Bu projenin içerisinde fındık tarımında uygulanacak yenilikler ve modernizasyon çalışmaları için vekilimizin isteği ile görev aldım.Bu çalışmaların ilimize çok büyük katkısı olacağını düşünüyor kendilerine de katkısı geçen tüm arkadaşlarına da teşekkür ediyorum." dedi. ZORLU SINAV PANDEMİ Yaklaşık bir buçuk yıldır ülkemizi ve dünyayı esir alan pandemi dönemi bizim için de zorlu bir sınav olsa da pandemi öncelikle sağlığımızın ne kadar değerli olduğunu anlamamızı sağladı diyen Şeocak; "Dünya gerçekten zor bir sınavdan geçiyor. Ülkemize olduğu gibi tüm dünyaya kolaylık ve kuvvet diliyorum.Bazı sektörler pandemi krizini çok derin yaşarken bazı sektörler daha az etkilendi. İçinde olduğumuz gıda sektörü diğer sektörlere göre daha az etkilenen sektörlerden biri oldu. Pandeminin ilk dönemlerinde gıda ürünlerinehızlı bir yöneliş olunca bizlere olan siparişler hızla artış gösterdi. Ama diğer taraftan işçilerde riskler oluştuğu için alınan tedbirlerle üretim kapasitesi düşürüldü. Bizler bu süreçte İŞKUR destekli alımlar yaparak çalışmayan, fabrikalardan hizmet sözleşmesi yaparak transferlerle, vardiya artışları ile siparişlerimizi karşılayarak müşterilerimize aksatma yaşatmadan süreci geçirdik.Daha sonra insanların hızlı tüketim psikolojisi rahatlayınca talep anlamında denge sağlandı.Bu dönemde mümkün olduğu kadar masrafları azaltıp tasarrufu ön planda tutan firmamız, finans ve kredi kaynaklarını da dikkatli kullanmış başta Merkez Bankası, Eximbank ve diğer devlet bankalarının Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla uygulamaya sokulan destekleri ile çıkartılan programlarından gerekli görüldüğü dönemlerde faydalanılmıştır.2021 yılı için kur oynaklıkları risk olarak görülse de yeni bir ürün çıkarmayı planlıyoruz.Bütün bunlarla beraber çok kötü bir olumsuzluk yaşamadık. Ayrıca fındık ihracatında 2020 yılında başgösteren Amerika-Çin arasındaki olumsuz ilişkiler bizim lehimize oldu.Allah ülkemizde herkesin işini iyi etsin, kimseyi gördüğünden geri bırakmasın. Yılın ikinci yarısında ekonomide istikrarı yakalayacağımızı düşünüyorum. Diğer dünya ülkelerinde fındığın az olmasının ihracatımızın önünü açacağını ve iki milyar doların üzerinde bir rakama ulaşacağımızı ümit ediyorum. Tüm sektörlerdeki başarı, bu ülkenin başarısı olacaktır. Herkesin başarılı olması ülkemiz insanının istihdamı açısından da çok önemlidir. Atalarımız ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bizlere kanları ve canları ile teslim ettiği bu ülkenin evlatları olarak bu emanete sahip çıkmak devletimize ve milletimize faydalı olmak hepimizin amacı ve görevidir. Aile ve firma olarak bu görevi görevi yerine getirmeye çalışıyoruz."  Ordu ekonomisine ilişkin görüşlerini belirten Cem Şenocak; "Ordu ve Giresun çok uzun yıllar Trabzon ve Samsun’un arasına sıkışmış kasaba gibi kalmış ve hiçbir hizmet alamamış iki ildir. Bu iki il esasında her yatırımı ortak düşünmeli ve birlikte hareket etmelidir. Kaderi birbirine benzeyen iki il son 20 yılda bu iktidar döneminde hayal edilemeyecek yatırımlar aldı. Bu iki il büyükşehirlere en fazla göç vermiş iller sıralamasında en başlarda gelir.İlimiz son 20 yılda devlet yatırımlarından geçmişe göre çok daha fazla nasiplenmiş gelişmeye devam etmektedir.Üniversite ilimize sosyal kültürel ve ekonomik yönden çok büyük katkılar sağlamıştır. Otoyollar, Teleferik ve Havaalanı Ordumuzu çok değiştirdi ayrıca Karadenizli bir liderin olması bölgemize olan desteklerin ve gelişmelerin içinde önemli bir yer aldı.İlimizin Büyükşehir olması da şehrin önünü açtı. Emeği geçen tüm kesimlere özellikle de Cumhurbaşkanımıza ilimize yapılan katkılar için teşekkür ediyorum.       İlimiz arazi ve lojistik anlamında sıkıntıları olan bir bölgededir.Bu sorunlardan dolayı sanayimiz gelişmekte zorlanmaktadır. Yeni oluşacak sanayiler ve liman taşımacılığı ayrıca raylı sistem ilimiz sanayisi içi önemi, arz etmektedir. " dedi.