NORMALLEŞME SÜRECİNDE NELERE DİKKAT ETMELİYİZ

Yeni normalleşmede eski hayatımıza hemen geri dönemeyeceğimizi belirten Kılıç, ''Eski sosyal hayatımız, ev ve iş hayatımız, alışkanlıklarımız değişmek zorunda kalacak. Salgın tam anlamıyla kontrol altına alınana kadar, kendimizin ve çevremizdekilerin sağlığı güvence altına alınana kadar bir takım fedakarlıklar yapmak zorunda kalacağız. Yapılacak değişiklikler yavaş yavaş hayatımıza yerleşecek, bu nedenle yaşayacağımız adaptasyon sorunu bu sürecin başında bizi zorlayacak'' dedi. İş hayatımıza geri dönecek olmamız, yazın gelmesiyle tatile çıkmak istememiz ve bir süredir görüşmeyi ertelediğimiz kişilerle bir araya gelmeyi planlarken, yeni normalleşme sürecinde bunları nasıl gerçekleştireceğimizi ön göremiyor olmamız bizlerde kaygı oluşturabilir diyen Kılıç, sözlerine şöyle devam etti; ''Duyulan bu kaygı son derece normal bir durumdur. Alınması gereken önlemleri almaya devam etmek ve kurallara sadık kalmak; normalleşme sürecinde kaygımızın artmasını önleyecek en önemli etkendir. Unutmayın virüs geçmedi sadece bizler bu süreçte virüse nasıl yaşayacağımızı öğrenmeye başlıyoruz.  Pandemi süreci boyunca sürdürülen sorumluluklar nedeniyle çoğu insan duygularını baskılıyor ve sorunları düşünmeyi erteliyor olabilir. Yaşam şartları da baş etme gücümüzü zorluyor olabilir. Bunun sonucunda psikolojik sorunlar ortaya çıkabilir ya da zaten var olan psikolojik sorunlar tetiklenebilir. Dahası normal yaşantıya dönüş ile birlikte bazı stres faktörleri ortadan kalkarken yaşantımıza yeni stresörler eklenebilir. Fiziksel, ekonomik ve sosyal değişimler yaşanabilir ve bu değişimler de psikolojik olarak bizleri etkileyebilir. Ancak bu sürecin etkilerinin de herkes üzerinde birebir aynı olmasını bekleyemeyiz. Bununla birlikte, olayları yorumlama biçimimizin, yük kaldırabilme gücümüzün, ne kadar yükle başa çıkmaya çalışıyor olduğumuzun ve bu süreçteki sosyal desteğimizin bu dönemi nasıl atlatacağımız üzerinde bir etkiye sahip olacağını söyleyebiliriz'' dedi.   ''Karantina sonrası  iş yaşamına geri dönmek konsantrasyon güçlükleri doğurabilir'' Bu durumun son derece doğal olduğunu belirten Kılıç; ''Önlem ve kısıtlamaların bir süre daha devam edebileceğini düşünürsek iş ortamındaki alışkanlıkları eskisi gibi sürdürmek de zaman alabilir. Ancak yoğun şekilde devam eden, kişide belirgin sıkıntı yaratan ve günlük işlevselliği bozan belirtiler belki de yardım almayı gerektiren bir psikolojik sorunun işareti olabilir'' dedi. ''Bu dönemde sosyal  kaygıyı azaltmak için  neler yapılmalıdır'' Adaptasyon sorunu kişilerin yaşayabileceği psikolojik problemlerden biridir diyen Kılıç; ''Normalleşme sürecinde karşılaşabileceğimiz bir diğer psikolojik bozukluk ise sosyal anksiyetedir. Normalleşme sürecinde sosyal anksiyete yaşayan insanları ikiye ayırabiliriz, bir; daha önce anksiyetesi olmayan ama kısıtlama sürecinde sosyal kaygı geliştirmiş olanlar, iki; zaten sosyal kaygısı olan ama kısıtlama sürecinde kaygısı şiddetlenmiş olan kişiler. İkinci grupta olanlar sosyal anksiyete ile baş etmekte biraz daha zorlanabilirler. Çünkü zaten mevcut olan psikiyatrik bir bozukluk daha şiddetli hissedileceğinden, kişi bu kaygıyla baş edemediğini düşünebilir. Bu duruma hızlı bir şekilde müdahale edebilmek için, kişinin bir psikologdan psikoterapi desteği alması gerekir. Kişinin günlük hayatını işlevsiz hale getiren kaygı durumunda ise psikoterapinin yanı sıra ilaç tedavisi de gerekebilir. Birinci gruptaki insanlar için yaşadıkları bu kaygılı ruh hali daha baş edilebilirdir. Bu kaygının g içinde olarak kendimizi, sosyal becerilerimizi geliştirdik. Ama salgının neden olduğu kısıtlamalarla birlikte daha çok evde vakit geçirdik, sevdiğimiz insanlardan uzak durmak zorunda kaldık, sosyal yaşantımız bir anda kesildi. Bu kısıtlamaların sonucunda daha sıklıkla yalnız kaldık, çevremizle iletişimimiz azaldı. Bu iletişim eksikliği sosyal becerilerimizin zayıflamasına neden olmuş olabilir, toplum içine çıkmaya çekimser yaklaşmamıza neden olabilir. Bu durumun patalojik bir kaygıya neden olmaması için hızlı bir şekilde önlem almamız gerekiyor. Eski sosyal yaşantımız nasıldı ve şimdi yaşadığımız normalleşme sürecinde, tedbiri elden bırakmadan eski sosyal yaşantımızı ne kadar canlandırabiliriz? Hızlı bir değerlendirmeden sonra sosyal yaşantımızı yavaş yavaş canlandırarak, arkadaşlarımızla, ailemizle yeniden görüşmeye başlayabiliriz. Genellikle açık havayı tercih ederek sevdiklerimizle vakit geçirebiliriz. Yavaş yavaş canlanan iş hayatında, iş arkadaşlarımızla çay, kahve, yemek molalarını değerlendirebiliriz. Yakından görüşemediğimiz aile büyüklerimizi telefonla düzenli olarak konuşabiliriz'' dedi.   ''Temizlik önlemlerinin takıntı haline dönüşmemesi için nasıl davranmalıyız'' Bu dönemde özellikle temizlik takıntılı kişilerin hastalıkla ilgili semptomlarının artış gösterebilir diyen Kılıç; ''Psikiyatrik şikayetleri olan kişilerin hemen tümünde olduğu gibi temizlik takıntıları olan obsesif kompulsif bozukluktan (OKB) muzdarip kişiler de psikolojik açıdan daha kırılgan bir halde olma eğilimi gösterirler. Dolayısıyla bu dönemki korku ve endişe ile baş etmeleri güçleşebilir ve hastalık ile ilgili semptomları artış gösterebilir. OKB'nin temel özelliği olan temizlik ve yıkama davranışları ise bulaşıcı pandemik tehdit ile kolayca şiddetlenebilir. Ayrıca depresyon oranları da artabilir. Uyku sorunları, fobi benzeri davranışlar, panik benzeri semptomlara yol açabilir. Aslında insanların evde kaldıkları ya da kısıtlı dışarı çıkma ile sürdürdükleri yaşamlarında günlük rutinlerinde çok fazla değişiklik yapmamış olmaları bundan sonra da işlerine yarayacaktır. Örneğin uyku ve beslenme alışkanlıklarını çok fazla değiştirmemiş olmak, önceden de uğraştıkları boş zaman aktivitelerine zaman ayırmış olmak, az da olsa kendine zaman ayırmış olmaktan bahsediyorum. Şimdiye dek yapılmadıysa bile mümkün olduğunca bunlara dikkat etmeye başlamalılar'' dedi.   ''Yeni alışkanlıklar kazanmak için de iyi bir dönem'' Kılıç; ''Fiziksel aktiviteler arttırılabilir, evde de uygulanabilecek olan yoga ve meditasyon gibi gevşeme yöntemlerine başvurulabilir. Sosyalleşme açısından kısıtlılık devam etse de sosyal medya aracılığıyla aile ve arkadaşlarla ilişkiler devam ettirilmelidir. Sorumlulukların paylaşımı için de yakın çevreden sosyal destek alınabilir. Tüm bunlara ek olarak kişinin kendi başa çıkma yöntemleri ve sosyal destek ağları sorunları çözmede yeterli olmuyor ise psikolojik destek arayışına girebilir'' dedi.