KOMŞUDA BÜYÜK TEHLİKE

Köyün dere kenarındaki bahçelerini kaplayan kimyasal atıklar yakınlardaki Kılıçkaya barajına da ulaşırken köylüler şu ana kadar hiçbir yetkilinin gelmediğini, kaderleriyle baş başa kaldıklarını söyleyerek sosyal medyadan seslerini duyurmaya çalışıyor. Konuyla ilgili önemli açıklamalarda bulunan Ordu Çevre Derneği (ORÇEV) Yönetim Kurulu Üyesi Coşkun Özbucak, şu ifadelere yer verdi; “Şebinkarahisar ilçesinde bakır, kurşun, çinko madenleri işletmesinde kimyasalların bulunduğu havuzun yıkılması sonrası dereye ve baraja ulaşan kimyasallar nedeniyle büyük bir tehlikeyle karşı karşıyayız. Şu ana kadar yetkililerin bir inceleme ve tahlil sonuçları konusunda bir açıklamasını duymadık. Bu ciddiyetsizlik kabul edilemez. Bir facia yaşanmış, iş oluruna bırakılıyor. Öncelikle bir yanlışı da düzeltmek gerekir. Maden sahasında siyanür kullanılmıyor. Siyanür demek, yanlış bilgilendirme yapmak olur. Maden deyince akla ilk gelen siyanür oluyor. Burada siyanür kullanılmıyor ama siyanür kadar tehlikeli kimyasallar kullanılıyor. Bu kimyasallar toprakta bulunan elementleri canlandırarak tehlikeli konuma getirmektedir. Dereye ve barajlara ulaşan yalnızca kimyasallar değil, kimyasalların çözdüğü çeşitli elementler de var” dedi. “Tehlike büyük” Dereye ulaşan bu kimyasallar yeraltı sularına da karışacak diyen Özbucak, sözlerini şöyle sürdürdü; “Ayrıca erken ya da geç denize kadar gelecek. Denetlenemeyen bir zehir her tarafa yayılacak. Bu da gösteriyor ki, maden işletmeleri kimyasal bomba etkisi yapıyor” dedi.   “Ordu’da da aynı şirket var” Şebinkarahisar’daki madencilik şirketi Ordu için de yabancı değil diyen Özbucak, şu ifadelere yer verdi; “Kabadüz ilçesinde Melet Irmağı yakınında bulunan Zamanti Madencilik de aynı şirkete ait. Bu maden işletmesi nedeniyle Melet Irmağı’nın kirlenmesi sonucu Ordu Belediyesi günlerce su kesintisi yapmıştı. Ordu Çevre Derneği açtığı davayla yeni havuz yapımını engellemişti” dedi.   “Ders çıkarılmalı” Özbucak; “Yaşananlardan ders çıkarılmıyor. Her yaşanan tehlikeli durum unutuluyor. Suyun, toprağın kirlenmesi ilk değil. Artık maden işletmeleri neredeyse her ağacın altından fışkırıyor. Ekolojik yıkıma neden olan bu işletmelerden şirketler kazanırken halka yıkılmış, yok edilmiş yerler kalıyor. Fatsa’daki altın madenciliği de somut gerçeklik olarak karşımızda duruyor. Yapılması gereken bu işletmelerin engellenebilmesidir. Bu duyarlılık artsa da yeterli değil. Yarınımız yok ediliyor. Nerede ekolojik yıkıma neden olanlar varsa her yerden tepkiler büyütülmelidir. Giresun’daki bir tehlike Ordu’yu da ilgilendiriyor; Ordu’da yaşanan bir tehlike de bir başka yeri ilgilendiriyor. Bu gerçeklikle hareket edilirse doğamıza, suyumuza, toprağımıza sahip çıkabiliriz” dedi.