GENÇ İŞSİZLİK TEHLİKESİ!

Ekonomik büyüme bir ülkedeki sermaye birikimini, teknoloji, nüfus ve dolayısıyla iş gücündeki artışı ifade etmektedir diyen Öner; ''Önemli olan ekonominin ve büyümenin devamının sağlanmasıdır. Ancak daralan ve kırılgan bir yapısı olan ekonomimiz Kovid-19 virüsü ve yaşananları göz önüne aldığımızda sıkıntıları ülke olarak ikiye katlaması ülkemizdeki işsizliği tepe noktasına taşımış ve bir çıkmaza sokmuştur'' dedi. Hal böyleyken çalışma hayatında zaten yüksek olan işsizlik öngörülenden çok fazla bir şekilde hayatımızın bir parçası olmuştur diyen Öner, ''Neredeyse yıllık bir milyon üniversite gençliği çalışma hayatına dahil olurken, çalışma hayatının sürekli daralması, işyerlerinin kapanması ya da işçi azaltmaya yönelik bir yol seçmesi işi daha da çıkmaza sürüklemektedir. Gençler iş bulmak için İşkur kapılarında kuyruklara girmekte, bir an önce iş bulabilmek umudunu taşımaktadır. Ancak ekonomideki daralma ve küçülme her geçen gün daha fazla artmaktadır. Gençleri farklı alternatiflere yönlendireceğine ve sevdiği işi yapacağı yerde alternatifsiz bir duruma getirerek psikolojilerinin bozulma noktasına gelmesine sebeb olmaktadır'' dedi.   ''Gençler bu durumda ne iş olursa olsun yaparım  durumuna ve psikolojisine girmektedir'' Öner; ''Piyasada ucuz işçilik artmakta ve kalite düşmektedir. İş devamlılığı ise neredeyse hiç olmuyor. Ülkemizde resmi rakamlara göre işsiz sayısı 13.6 milyon. Genç işsiz sayısı yüzde 27 gözükse de gerçekte bu rakam şu anki durum göz önüne alındığında işsizlik oranı yüzde 20, genç işsiz ise yüzde 35'lere çıkmıştır. Ülke olarak acilen ithalatı teşvikten vaz geçip üretim ekonomisine geçmeliyiz. Her şeyden önce gerçeklerle yüzleşmeliyiz. Ülkemizin durumunu gerçeklerden uzak bir anlayışla çözemeyiz. Büyüyoruz, uçuyoruz, ekonomimiz şöyle iyi, böyle iyi yerine şapkamızı önümüze koyup var olan sıkıntıları tespit ederek, çözüme ulaşmayı öngörmeliyiz. Görünen o ki gelecek üretimde ve tarımda şekillenecek. Devletin önceliği bir acil eylem planı hazırlayıp yatırımlarını ve projelerini üretim ve tarım üzerine yapması gerekmektedir. Aksi durumda ülkede işsizlik önüne geçilemeyen bir duruma gelecek ve beraberinde sıkıntı, kaos ve kargaşa getirecektir. Bu kadar genç bir nüfusa sahip olup üretemeyen bir ülke her geçen gün daha da çıkmaza girecektir.Bir ülke sosyal yardımlarla ve desteklemelerle ayakta kalamaz'' dedi.   ''Gençlere balık vermek yerine balık tutmayı öğretecek imkanları yaratmak zorundayız'' Çalışma hayatı gençler için hayal olmaya başlamıştır diyen Öner; ''En tehlikeli kesim umutları ve hayalleri tükenen kesimdir. Ülkemizi yönetenlerin gençlere imkan sağlayacak fabrikaları ve istihdamı artıracak projeleri iş adamlarını desteklemeleri ve alt yapı çalışmalarını hızlı bir şekilde yapmaları ülkemizive geleceğimizi belirleyeceğini unutmamaları gerekmektedir. Görünen o ki ülkemizde bu sıkıntılı durumu en az zararla kapatacak olan kesim örgütlenmiş ve kendisini örgütlü gücün ve yapının altına sokmuş emekçiler olacaktır. Örgütlü yani  sendikalı yaşamın ne kadar önemli olduğu gözler önüne serilmiştir. Bu süreçte örgütlü olan emekçiler işlerini  muhafaza etmiş Kovid-19 sürecinde koruma tedbirlerini en üst seviyede sağlamıştır. Zaten istatistiklerde bize iş kazalarında sendikal örgütlü yapılarda iş kazalarının ve meslek hastalığının örgütsüz yapıyla çalışanlar arasındaki uçurumu göz önüne getirmektedir. Yeni dünya düzeninden bahsedenler görecekler ki artık her şeyin başı üreten ve ürettiğini pazarlayabilen, kendi imkanlarını ve dinamiklerini en iyi kullananların düzeni olacaktır yeni dünya. Tarım politikasını en iyi şekilde yönetenler, ülkede üretimi ve istihdamı artıranların dünyasına doğru evriliyoruz. Bu genç nüfusu değerlendirelim ve dünyada eskiden olduğu gibi kendi kendini doyuran ve bakabilen ülke olalım. Üreteli, üretelim, üretelim'' şeklinde konuştu.