ELEKTRİK, SU VE DOĞALGAZ FATURASI ALINMAMALI!

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), koronavirüs salgınıyla mücadelede sosyal mesafe kuralına uyulabilmesi adına doğalgaz ve elektrik sayaçlarının 3 ay boyunca okunmaması kararı alındığını duyurdu. Doğalgaz ve elektrik sayaçları 3 ay okunmayacak, tüketiciye geçmiş dönem ortalamalarına göre fatura kesilecek. Yani tüketiciye geçmiş dönem tüketim ortalamalarına göre fatura kesilmeye devam edilecek. EPDK'nın açıklamasında geçici olacağı belirtilen uygulamaya dair "Uygulama sayaç okuma yapan çalışanların sosyal mesafelerini koruyamayacağı durumlar için geçerli olacak ve yalnız bu durumlar için kıyasen fatura yöntemi izlenecektir." denildi. Açıklamaya göre hesaplama şu şekilde yapılacak, "Mevsimsellik de dikkate alınarak tüketicinin son iki yılın ilgili ayına ait tüketim ortalamaları üzerinden, tüketicinin geçmiş tüketimi olmaması halinde ise emsal tüketim veya tüketici beyanına göre kıyasen faturalandırma yapılacaktır." EPDK, uygulama sona erdikten ve sayaç okunduktan sonra, gerçek tüketim miktarına göre düzeltmenin yapılacağını belirtti. Açıklamaya göre uygulama sonunda tüketicinin alacağı oluşması halinde ödeme anında yapılacak, tüketiciye borç oluşması halindeyse sayacın okunamadığı fatura dönemi kadar taksitlendirme yapılacak. Konuyu değerlendiren ve önemli açıklamalarda bulunan Tek Gıda İş Ordu Şube Başkanı Ali Öner, ''Öncelikle sözüme ülkemizin şu zor günlerden geçtiği süreçte olduğumuzu unutmadan ve durumun ciddiyetini kavrayarak evde kal Türkiyem sloganı ile tüm sağlık emekçilerini ve hizmet sektörü ile emniyet görevlilerini kolaylıklar dileyerek başlamak istiyorum. Evet evde kalalım, kalalım da nasıl kalalım. Çalışan kesimlerin evde kalmasını nasıl sağlayacağız. En hareketli kesim çalışan kesim. Her türlü yakın ilişkiye müsait olan kesim. Serviste, işyerinde, sosyal mesafe kavramının olmadığı alanlarda olan emekçiler. İşte sorun burada başlıyor. Devlet diyor ki, sosyal mesafeyi koruyun. İşveren diyor ki, çalışın. Bu sirkülasyon içerisinde emekçi tedirgin, virüs bana da bulaşır ve bunu eve taşırsam diye hepsinde can korkusu var. Ailesine bulaştırma korkusu var. Bu işin kesin çözümü kısmi değil, genel sokağa çıkma yasağı uygulamaktan geçiyor. Peki hükümet bu yasağı uygularsa ne olur? İletişimi en aza indirerek riski azaltır ve yayılmayı engeller. Eve kapattığınız insanların elektirik, su, doğalgaz ihtiyaçları bu sıkıntılı süreç bitene kadar karşılıksız olarak karşılanmalıdır. İnsanların ihtiyaçları işsizlik fonundan ve sosyal yardımlaşma fonundan hiçbir karşılık beklenmeden karşılanmalıdır. Bütün devletler vatandaşlarının bütün ödemelerini askıya aldılar. Bizim kurumlarımız da yazamadıkları faturaları ortalama değerleri baz alarak ödeyeceğimizi ve bir de hizmetin karşılığını bir zahmet online yapın diye mesaj atıyorlar. Bu en hafif tabirle pişkinliktir. Hiç olmazsa faturalara yüzde 50 indirim ve vergiden muaf olarak düzenleyin.  İyi günlerde bu şirketlerin her türlü riskini kayıp kaçak gibi fatura yazan, eleman bedeli gibi çeşitli giderleri bizlere ödettiler. Şimdi dayanışma zamanı, taşın altına elimizi hep beraber sokma zamanı. İşverenler kendilerini bu günlere taşıyan emekçiyi fırsatcılık yapıp işten atmasın. Hani diyoruz ya aynı gemideyiz diye yok öyle değil biz hiçbir zaman aynı gemide olmadık. Biz her zaman geminin ambarında olduk. Patronlar ne zaman bize ihtiyaçları varsa bu tabiri kullandılar. Ne zaman rahata kavuştular, bizleri yok saydılar.Bakın açıklanan kriz paketi bile onlar için açıklandı. Patronlar memnun. Bakın yüz binlerce küçük işyeri kapandı, milyonlarca insan işten atıldı. İŞKUR artık iş başvurularını almayacağını söylüyor.Bu işten atılan milyonlarca insan lar günlük yövmiyyele çalışan insan evlerine kapandı. Peki ne yiyecek, kirayı nasıl verecek, elektriği, suyu, doğalgazını, kredisini nasıl ödeyecek? Bu işi ancak devletin imkanıyla aşabiliriz. Çifcilerimize bütün imkanları sunarak tam da ekim zamanı olan bu ayları boş geçirmeden üretime katkı sunmalıyız. Destekleri bir an önce harekete geçirip çifcimizi desteklemeliyiz. Bu sıkıntı ülke geneline yayıldı ve risk arttı. Vaka sayıları ve oranlar çok yükseldi. Şimdi değilse ne zaman? Geç kalıyoruz Türkiyem geç kalıyoruz'' dedi.