''ÇÜRÜMEDEN RESTORE EDİLMELİ''

Bolaman'da yer alan tarihi Haznedaroğlu Konağı'nın özellikle dış cephesi oldukça yıpranmış bir durumda. Çürümeye yüz tutan tarihi konağın her geçen gün eski heybetini kaybettiğini söyleyen mahalle sakinleri sözlerine şöyle devam etti; ''Ordu ve Karadeniz için hatta Türkiye için oldukça önemli bir tarihi yapı olan Haznedaroğlu Konağı uzun zamandır bakımsız bir halde. Konağın dış cephesindeki ahşaplar iyice eskidi ve dağılmak üzere. Camları çerçeveleri kırık dökük. Duvarlarını spreylerle boyamışlar. Kimse sahip çıkmadığı için izbe bir yer haline döndü. Gerçekten üzücü bir durum. Konak acilen restore edilmeli. Acilen diyoruz çünkü kış ayındayız, kuvvetli bir kar yağışı olursa konak buna dayanamayabilir. Ciddi anlamda restore edilmesi gerekiyor. Bölgemiz için oldukça önemli bir yapı. Yani böyle güzel ve tarihi bir konak yurt dışında olsa bu konağa bakmaya doyamaz insan. Çok güzel bir şekilde restore edilir ve çevresinde de güvenlik önlemleri olur. Her önüne gelen elini kolunu sallaya sallaya giremez ve zarar veremez. Sadece Fatsalıların ya da Bolamanlıların değil, bütün Orduluların ses çıkarması gerek bu konuda. Böyle muhteşem bir tarihe sahip yapı göz göre göre çürüyor. Bu konuda daha hassas ve duyarlı olmamız gerekiyor'' dedi. 

Haznedaroğlu Konağı'nın Tarihçesi Bolaman Haznedaroğlu Konağının geçmiş tarihi hakkında bilgilere sahip olan ve  konağın eski sahiplerinden olan Bolamanlı Araştırmacı Yazar ve Mimar Osman Kademoğlu; ''Bolaman Kale’deki Haznedaroğlu Konağı 1908-1912 dönemi Osmanlı Meclis-i Mebusan’ında Trabzon mebusu olan dedem Haznedarzade Mahmut Mazhar beyin mülküydü. Ona babası Osman beyden kalmıştı. Annem Şerefnur hanım 1913 yılında Selamlıkta bu konakta doğmuştu. Cami tarafındaki büyük odada ocaklı duvarın tavana yakın bir yerinde annem Şerefnur hanımın doğumunu belgeleyen eski harflerle bir tarih düşürme yazılıydı. Ne yazık ki bu yazı da restorasyonda kayboldu gitti. 1923 yılında dedem Mahmut Mazhar bey vefat edince Konak Mahmut beyin çocukları olarak annem Şerefnur hanıma ve dayım Beşir Haznedar beye kaldı. Daha sonra annem ve dayım aralarında anlaştılar. Dedemin Yenipazar’daki evini dayım Beşir Haznedar bey aldı. Kale’deki ev yani Selamlık ya da bugünkü adıyla Haznedaroğlu konağı da annem Şerefnur hanımın mülkü oldu. Selamlık ya da Haznedaroğlu Konağı en görkemli en canlı, en gösterişli mükemmel zevkli döşenmiş ve en çok sürekli oturulduğu dönemini 1929-1966 yılları arasında ve özellikle 1950 yılından sonra annem Şerefnur hanımın zamanında yaşadı, tanınmış insanlar Türk ve yabancı sanatkarlar, ressamlar, siyaset adamları konakta misafir edildi ve ağırlandı. Konağın resimleri, çekildi yayınlandı Avustralyalı bir turist ressam tarafından yapılmış yağlı boya tabloları takvim resimleri hep o dönemin ürünleriydi. Haznedar Konağı, Şerefnur hanımın oturduğu yılarda tanındı, fark edildi ve adı duyuldu, mimari görkemi ve sanat değeriyle meşhur oldu. Hatta 50li yıllarda Fransa’da yayınlanan 'Tresor de la Turquıe' (Türkiye'nin Hazineleri) adlı Fransızca kitapta konak resmi yer aldı.1960'ların başında bir yaz günü Doğu Karadeniz’de Haznedaroğlu ailesinin tarihi ve siyasi faaliyetleri konusunda bir tez hazırlamak amacıyla araştırma yapan bir İngiliz tarih profesörü Bolaman Kale’ye gelmiş ve konakta bizim misafirimiz olmuştu. Bu İngiliz profesör yaz aylarında kalmak üzere konağı kiralamak istemiş ve bunun için önemli miktarda bir para teklif etmişse de annem ve babam bunu kabul etmemişlerdi. Şerefnur hanım çok sevdiği ata yadigarı konağa gözü gibi bakar büyük bir titizlikle evin temizliğine, gerekli tamir ve bakımına, tefrişine, boya ve badanasına itina eder, her yıl çatı aktarılır, konağın şanına layık bir güzellikte yaşaması için elinden geleni yapardı. Annem Şerefnur Hanım 1966 yılı mart ayında vefat etti. 1969 Eylülünde İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Mimarlık bölümünde öğrenciyken Akademi öğrencileri olan 4 arkadaşım Cengiz Eruzun, Uğur Yüksel, Selçuk Uçku, Halil Ünürle birlikte Bolaman’a giderek konağın ilk ve orijinal mimari rölövesini yaptık, yapının plan kesit ve detayları çizildi, resimleri çekildi karakalem ve sulu boya resimleri yapıldı. Ayrıca Konağı bizzat ben kendim İstanbul’da Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek kuruluna Eski eser olarak ve Şerefnur Hanım konağı adıyla kaydını yaptırdım. Daha sonra 1978 yılında eski eser olan bu konağın sahipleri tarafından gereği gibi korunamadığı gerekçesiyle ve istimlak yoluyla, konak için ödenen emlak vergisi baz alınarak tayin edilen çok ucuz bir fiyat karşılığında devlet tarafından satın alındı.1980 yılında Bolaman Konağı, Trabzon Karadeniz Teknik Üniversitesinin elindeydi. Kendi kaderine bırakılmış, bir başka ifadeyle çürümeye terk edilmiş vaziyetteydi. Konak Kültür Bakanlığımıza devredildi ve onarımına başlandı. Konak restorasyondan sonra adı da Haznedar Konağı olarak değiştirilmiştir. Bildiğiniz gibi Bolaman Haznedaroğlu ailesinin 19. Yüzyılda başlıca yerleşim merkezlerinden biri olarak seçilmiş ve gelişmiştir. Bolaman’da tarihi yarımada üzerinde bulunan Hazinedar ailesi tarafından yaptırılan ve halen kullanılan Haznedarlara ait 4 adet Konak vardır. Bu konakların ortak adı Haznedaroğlu konaklarıdır. Bu konakların hepsi de Haznedaroğlu konaklarıdır ama her birinin isimleri başka başkadır. Konakların her birinin ayrı isimleri olması onları Haznedaroğlu konağı olmaktan çıkarmıyor aksine ailenin Bolaman'daki tarihine daha bir anlam ve derinlik kazandırıyor. Kültür Bakanlığı bu konağı daha iyi bir şekilde değerlendirebilirdi. Bir başka hususta Konağın bulunduğu o burunun doğası dolgu yolla bozuldu. Yapılan mendirek nedeniyle denizle bağlantısı kesildi. Alınan kurul kararı uygulanmadı O uygulamanın aykırılığı hususundaki müracaat da sonuçsuz kaldı. Daha sonra batı taraftan da deniz dolgu yoluyla Sit alanı - dokusu daha da bozuldu. Konağın çevresi ve doğal güzelliği çevre dokusu daha iyi korunmalıydı. Kısacası her nedense Kültür Varlıklarımıza gerekli hassasiyeti gereği gibi gösteremiyoruz. Ya onarımda geç kalıyoruz. Onarıyoruz. Doğal çevresiyle bütünlüğünün önemine varamıyoruz. Korumacılık bilincine bir türlü ulaşamadık. Bolaman Kalesi ve Konağına görevliler kadar Bolamanlı da Fatsalı da sahip çıkmalıdır. Gerçek korumacılık o yöre insanının sahiplenmesiyle mümkün olacaktır. Bu bütün değerlerimiz için geçerlidir” Haber: Emrah Karakuş