CHP'DEN ' 'YERLİ MALI'' AÇIKLAMASI !

CHP Altınordu İlçe Kadın Kolları Başkanı  Aynur Akar; ''1923 Şubatı'nda İzmir İktisat Kongresi Ulu Önder Atatürk öncülüğünde toplandı. Bu toplantıda ulusal bağımsızlığın sürdürülebilir olması için ekonomik olarak ta bağımsız olmak gerektiği bunun için, yerli üretimin artırılması ve kullanılması kararlaştırıldı. 1946 yılından itibaren de Aralık ayının ikinci haftası yerli malı haftası olarak kutlanmaya başlandı. Yerli malı haftasında, üretimde kendi kendine yeten ülke olmak tutumlu olmak ihtiyaçtan fazlasını diğer ülkelere satmak anlatılırdı. Kalkınmanın temelinin üretimden geçtiği anlatılırdı. Türkiye tarımsal üretim olarak kendi kendine yeten yedi ülkeden biriydi. Biz çocukken yerli malı haftasını bu gururla kutlardık sanayi ve teknoloji olarak hiç bir zaman dünyada ilk yedi içine giremedik. Bu nedenle sözlerim tarımsal üretim üzerine olacak. 1980 sonrası Özal’lı yıllarda gümrük kapıları hızla ithalata açılmaya başladı. Yerli malı haftası kutlamaları da böylece yavaş yavaş eski önemini yitirdi. Gıda tarım ve hayvancılık bakanlığı 2018 yılı itibarıyla tamamına yakını özel şirket olan yetkilendirilmiş 695 tohumculuk kuruluşu ile çalışmaktadır. Bu şirketler sertifikalı tohumlar satmakta özellikle beş altı şirket tohum ve zirai ilaç alanında tekelleşmiş durumdadır. Günümüzde sertifikası olmayan tohumların satışı yasaktır yani kısaca biz bu şirketlere mahkum durumdayız. İthal sertifikalı tohumlar büyük oranda ya hibrit ya da GDO'ludur. Hibrit tohumların her yıl yeniden alınması gerekir. Öngörülemeyen zararları ile bir de genetiğiyle oynanmış GDO'lu tohum var. Uzmanlar uyarı üstüne uyarı yapmaktadır. Son zamanlarda metabolizma hastalıkları hızla artmış hatta tansiyonu olan şekeri olan bebekler doğmaya başlamıştır. Kısırlık ve kanser de hızla artmaktadır tüm bunlar ciddi sağlık harcamalarına neden olmakta ve toplumda bakıma muhtaç birey sayısını artırmaktadır. Yerli malı yurdun malı diyoruz yurdumuz için, vatan toprağımız için canımızı verirken onda hayat bulan kök salan toprak mahsullerine karşı aynı hassasiyeti göstermiyoruz. Yüz yıllardır yurdumuzun toprağına, iklimine, hastalıklarına uyum sağlayarak ürün veren tohumlarımızı sertifikalandırmadığımız için artık kullanmıyoruz. Türkiye’de güneş var, su var, toprak var ama tarım adeta can çekişiyor. Aklı, bilimi ve teknolojik gelişmeleri takip eden ülkeler her türlü üretimde hızla ilerlerken bize de onlara bakmak düşüyor. Hollanda bizim Konya ilimiz kadar olmasına karşın altı katımıza yakın tarım ürünü ihraç etmektedir. AKP iktidarının yanlış tarım politikaları ile samanı dahi ithal eder duruma düştük  Arjantin’den canlı hayvan ithal ettik şarbonlu sığırları kontrolsüz bir şekilde ülkemize kabul ettik. bir zamanlar üretiminde dünyada ilk sıralarda yer aldığımız mercimek, buğday, pamuk, üzüm, pirinç, zeytinyağı, nohut, fasulye, armut, elma, soğan, sarımsak ithal ettik. Yanlış tarım politikaları nedeniyle tohumculuk sektöründe varlık gösteremedik, topraklarımızı verimli kullanamadık, dünyanın en büyük üreticisi olduğumuz fındığın bile piyasa belirleyicisi olamadık. Tarım olanlarına inşaat yapmayın yaptırmayın diyor. Trajikomik bir durum. Tarım alanına inşaat yapmak için hükümetin veya yerel yönetimin o alanı imara açması gerekir çiftçi tarım alanını imara açamaz'' dedi.    ''Can çekişen tarımımızı kurtarmak mümkün'' Akar; ''Mevcut tarım ve mera alanları korunmalı, boş tarım arazileri tarıma açılmalı,çiftçi destekleme primleri üretime verilmeli, desteklemede bölgesel ürünlere önem verilmeli, üretici birlikleri ve kooperatifleşme desteklenmeli, sulama çevresel etkiler göz önüne alınarak bilimsel yapılmalı, tohum alım satımı şirketler aracı ile değil birlikler aracılığı ile yapılmalı, yerli tohumlarımızın sertifikalandırılması kolaylaştırılmalı, zirai ilaç kullanımı sıkı denetim altına alınmalıdır. Ne yazık ki 2018 yerli malı haftasını bu bilgileri vererek buruk bir şekilde anmak durumunda kaldık. Bundan sonraki yerli malı haftalarında gururla kutlayacağımız yeni yıllar diliyorum'' dedi.