BAYRAMDA ŞEKERİ ABARTMAYIN

Ramazan ayının sonlanması ile tüketilecek yiyeceklerin miktarının aniden arttırılmamasına dikkat çeken Dyt. Ergözen, 1 ay boyunca 2-3 öğünle geçirilen  günlerin artık en az 3, en fazla 5-6 öğün olacak şekilde düzenlemesi gerektiğini ifade etti. Öğünler arasında 2-3 saat olmalıdır diyen Dyt. Ergözen, sözlerine şöyle devam etti; ''Gerektiğinde ara öğünlerde taze meyveler, kuru meyveler, ayran, kefir gibi içecekler beslenme listemize eklenebilir. Bayram sabahı hafif bir kahvaltı ile güne başlanmalıdır. Kahvaltıdaki karbonhidrat alımı sınırlandırılmalıdır. Domates, salatalık, maydanoz, taze biber vb. çiğ sebzeler bolca tüketilmeli, az tuzlu peynir tercih edilmelidir. Haşlanmış yumurta tercih edilmelidir. Sucuk, salam, sosis ve benzeri yağlı besinlerden, börek ve hamur işi gibi gıdalardan sakınılmalıdır. Ekmek olarak tam tahıl ekmeklerinin tercih edilmesi kan şekerini kontrol altında tutar ve tokluk hissi verir. Bayram ziyaretlerinde geleneksel olarak tatlı ikramı olacağından kahvaltıda şeker, bal ve benzeri tüketmemekte fayda vardır. Besinler iyi çiğnenmeli, yemekler hızlı yenmemelidir. Ramazan Bayramı süresince mide ve bağırsak rahatsızlıkları yaşanmaması için fazla şeker ve şekerli gıdaların (tatlılar, çikolatar) tüketimine dikkat edilmeli, çevrenin ısrarcı tutumlarından ve aşırı yeme eğiliminden mümkün olduğunca uzak durulmalıdır. Sunulan ikramlara tadımlık bakılıp devam edilmemelidir. Aldığımız kalorileri yakmanın ne kadar zor olduğunu biliyoruz. Bunun için bu bayramı bilinçli ve kontrollü geçirmeliyiz. Yemek istediklerinizi ve hakkiniz olanı bir kaç ziyarete bölerek tüketirseniz, kimseyi kırmadan ziyaretlerinizi tamamlamış olursunuz'' ifadelerini kullandı. Israr edilirse “diyetteyim” demekten çekinmeyin Dyt. Ergözen; ''Dünya Sağlık Örgütü, 2003 yılında yayınladığı tavsiye raporunda; gıdaların doğal yapısında bulunan şeker dışında gıdaya üretim aşamasında eklenen şekerler ile yapılan tatlılar ve çay şekerinden alınan günlük enerji miktarının yüzde 10’unu geçmemesi tavsiye edilmektedir. Bunun anlamı günde ortalama 2 bin kalori ihtiyacımızın sadece 200 kalorisinin şekerli gıdalardan alınabileceğidir. Sindirim sisteminin düzenli çalışması ve kabızlıktan korunmak için lif (posa) içeriği yüksek olan sebze, meyve ve kuru baklagiller tüketilmelidir. Yetişkin bireyler imkanlar dahilinde günde en az 5 porsiyon sebze ve meyve tüketmelidirler. Lif (posa) içeriği yüksek bu besinler aynı zamanda kan şekerinin de hızla yükselmesini engellerler. Diyabet, kalp-damar hastalıkları, yüksek tansiyon gibi kronik hastalığı olanlar uyguladıkları diyete bayram süresince de uymaya özen göstermelidirler. Kaçamak yapmamak bu sureci kolay geçirmemizi sağlayacaktır. Ramazan ayı boyunca su ve sıvı tüketimin azalmasından dolayı vücutta oluşabilen sıvı kaybının yerine konması için günde en az 2-2,5 litre sıvı alınmalı; sıvı tüketimini artırmak amacıyla öğünlere su, ayran, sekersiz limonata, az şekerli/şekersiz komposto/hoşaf gibi sıvı gıdalar eklenmelidir. Tüm bireyler özellikle de yaşlı ve tansiyon hastası olanlar çay, kahve gibi kafein içeriği yüksek içecekleri gün boyu fazla miktarda tüketmemelidirler. Ramazan boyunca gece kalkıp sahur yemeği yemek, ramazandan sonra gece yeme alışkanlığı şeklinde sürdürülmemelidir. Bu alışkanlığı engellemek adına aksam yemeklerinden sonra ara öğünler tercih edilebilir. Ramazan ayı boyunca yavaşlayan metabolizmaya bayramda başlayabiliriz. Oturmaktan ziyade sürekli hareket halinde olun. Bayram ziyaretlerine yürüyerek gitmek bile bir seçenek olabilir. . Fiziksel aktivitenin kan şekeri ve kolesterolü azaltmaya, kilo kaybetmeye ve bağırsak hareketlerini arttırmaya yardımcı olduğu unutulmamalıdır. Haftada minimum 150-180 dakika izinsel aktivite yapılmalıdır. Bayramda şeker ve şekerli ürünler i aşırıya kaçmayacak miktarlarda almaya ve satın alırken Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’ndan izinli olmasına, son kullanma tarihinin geçmemiş ve ambalajının bozulmamış olmasına dikkat edilmelidir'' dedi.  Haber: Emrah Gemicioğlu