Adıgüzel'den Cumhurbaşkanı'na çağrı!

Konuşmasına 2010 ve 2017 referandumlarında AKP’nin billboardlarından alınmış iki resim göstererek sözlerine başlayan Adıgüzel şunları ifade etti: “Buradan okumak istiyorum: ‘Tarafsız ve bağımsız yargı için evet diyorum.’ ‘Bağımsız ve tarafsız yargı için evet diyorum.’ Yani bir tane harfi değişik değil, aynı şey. Yani yedi yılda geldiğiniz nokta bundan ibaret. Çünkü sorunları çözmek yerine her gün daha fazla derinleştiriyorsunuz. Çünkü getirilen teklifleri bir ihtiyaçtan hasıl olmak üzere getirmiyorsunuz, birilerinin veya belli çevrelerin yönlendirmesi ve siparişiyle paketleyip önümüze koyuyorsunuz. Yargıda yaptığınız zorlama kararlar sonra sizin de başınıza bela oluyor. Mesela, bir İstanbul ikinci seçimi var, yani bir zarftan çıkan 4 oydan sadece 1 tanesinin geçersiz sayılmasıyla ilgili bu konu artık fıkralara konu oldu, yediden yetmişe herkes bunu konuştu. Müsebbibi sizsiniz. Size, bir şey sağladı mı? Sağlamadı, eksi 800 binle cevabını aldınız. İstanbul İl Başkanımız Canan Kaftancıoğlu’na yine bir zorlama yargı kararıyla on yıl önceki “tweet”lerden on yıl ceza verdiniz. Oysa; 17-25’ten öteye gitmiyorsunuz ya, o zaman 17- 25’ten önce kimlerin FETÖ’ye güzel güzel “tweet”ler attığını da zamanı geldiğinde oturup beraber konuşacağız. Getirdiğiniz teklifle, 299 İstanbul avukatı, 1 Ardahan, 1 Tunceli avukatı etmiyor. Baroların birliğini bozuyorsunuz, bölüyorsunuz. Şimdi buradan tüm samimiyetimle Sayın Erdoğan’a bir uyarı yapmak istiyorum, bu teklifin altında imzası olan milletvekili arkadaşlarımızı ya da “Gittik sahada görüştük, çalıştık.” deyip teknik çalışma yapan milletvekili arkadaşlarımızı kastetmiyorum. Sayın Erdoğan, bu teklif fikrini, bu projeyi sizin önünüze kim getirmiş ve sizi kim ikna etmiş ise onun FETÖ’yle iltisakını araştırın. İyi niyetle söylüyorum: FETÖ’yü uzakta aramayın, çevrenizde size bu teklifi getirende arayın. Geçmişte uyarılarımızı dinlemediniz, daha sonra aldatıldığınızı itiraf ettiniz. Bunu şimdiden uyarmayı bir görev biliyorum. 15 Temmuzda bu ülke, neden büyük bir mücadele verdi, 250 şehit verdi, onca yaralı verdi? Şimdi siz FETÖ projeleriniz bir bir hayata geçiresiniz diye mi? FETÖ’cüler yakınlarıyla kamu kurumlarında baş köşelerde otursun diye mi? FETÖ’yle en ön safta mücadele etmiş olan Cumhuriyet Gazetesi, Sözcü Gazetesi, OdaTV ve yazarları seçilmiş savcılarca akla ziyan bir şekilde FETÖ’ye yardım ve yataklıktan suçlansın diye mi? Bu içinde olduğumuz çoklu baro süreci nasıl başlamış, size bir anlatayım. Ankara Barosu, Diyanet İşleri Başkanının bir beyanına cevap verdi, bu tartışma da oradan başladı değil mi? Peki, bu Diyanet İşleri Başkanı kimdir? Bir bakalım: 1) Gülen cemaati tarafından kurulan Kültürlerarası Diyalog Platformu Yönetim Kurulu üyesi. 2) Adil Öksüz’ün doktora tezinde imzacı. 3) FETÖ’nün Abant toplantılarının müdavimi. 4) FETÖ’nün Kimse Yok mu Derneğinin vitrin elemanı, onlara “Gönül erleri” diyen kişi. Şimdi, bu Ankara Barosu FETÖ’yle geçmişi bu kadar açık bir Diyanet İşleri Başkanına nasıl cevap verme cüretinde bulunur değil mi? Nedir yani intikam mı alınmak isteniyor? Çoklu baro da bir paralel yapıdır, paralel barolardır, çoklu baro bölücülüktür, çoklu baro bir FETÖ projesidir. Dünkü görüşmelerde bu kanun teklifinin kaynağıyla ilgili benzer tartışmalar oldu, “Kimin projesiydi?” vesaire. Konuşmacılarımız bu teklifin yine bir FETÖ projesi olduğunu ifade ettiler, AKP’nin Sayın Grup Başkan Vekili böyle olmadığını ifade ederken şunları söyledi, aynen tutanaktan okuyorum: “O teklifte yani FETÖ’nün getirdiği teklifte bütün baroların kapanması var, hepsi kapanıyor. Ardından çok küçük oranlarda her ilde sayısız baro kurmaya imkân veriyor.” Aynen tutanaktan okuyorum. Ben de dedim ki: Aynı şey değil mi? Yani Sayın Grup Başkan Vekili, sözleriniz kendi içinde çelişiyor. Bu teklifin FETÖ’nünkinden farkı sadece yöntem, sonuç aynı. Önemli olan da zaten amaç değil mi? Yine, Sayın Grup Başkan Vekili bugün “Avukatlar mahalle baskısıyla konuşamıyor ve bazı baro başkanları bize başka başka şeyler söylüyor.” dedi. Yine çelişiyorsunuz, bırakın o zaman, kapıda bekletmeyin. Bu size başka başka söyleyen, mahalle baskısından çekinen avukat arkadaşlarımızı -burada mahalle baskısı yok- buraya gönderin, burada bizim önümüzde de size söylediklerini söylesinler ama hem böyle diyorsunuz hem de izin vermiyorsunuz. Zaten bu FETÖ projesiyle ilgili Barolar Birliği Başkanının daha önceden beyanatı var bunun bir FETÖ projesi olduğuna dair. Şimdi, milletin onca derdi varken bu nasıl bir dayatmadır? Millet salgın ve ekonomik sıkıntı altında inim inim inlerken, bazı yandaş ve yakındaş bürokratlar, sizlerin bürokratları 4 ayrı yerden maaş alırken benim çektiğim şu resimde bir baba oğul 4’üncü çöp konteynerinde bir ekmeği ancak bulabiliyordu. Biz, burada, gelin, sabahlara kadar onlara bir çare olmak için bir araya gelelim, FETÖ tuzaklarına gelmek için değil. Siyaseti kendinize göre dizayn ediyorsunuz, özgür basını kendinize göre dizayn ediyorsunuz, Abdülhamit’e laf etti diye bir kanala beş gün kapatma verip lisans iptali hazırlığı yaparken bu devletin kurucusuna sabahtan akşama kadar hakaret ve küfür edenlere göz yumuyorsunuz; bu, iki yüzlülük değil, bu, yüzsüzlüktür. Başka neyi dizayn ediyorsunuz? 2010’dan beri yargıyı dizayn ediyorsunuz, şimdi de savunmayı dizayn etmeye kalkıyorsunuz ama elinizde büyütüp palazlandırdığınız FETÖ nasıl elinizde patladıysa bütün bu yaptıklarınız da gelecekte elinizde patlamaya adaydır. Bir bumerang gibi “Uzağa attım.” zannettiğiniz cisim havada dönüp dolaşıp, gelip sizi de bulacaktır. Yol yakınken bu hatadan dönün. " dedi.