“GELECEĞİMİZ YOK OLUYOR”

Ordu’da yaşanan ekolojik sorunlara dikkat çeken Özbucak, konuyla ilgili şu ifadelere yer verdi; “Ekolojik değerlendirmeler aslında yaşamın değerlendirilmesidir. Ekoloji evrenden bağımsız ele alınamaz. Bu nedenle iklim değişikliğinden söz ediyoruz. Tehlikenin yerel değil, genel olarak evrensel çapta ele alınması gerektiğinin altını çiziyoruz. Bunu söylerken yerel alanda ekolojik sorunların önemsizliğini vurgulamıyorum. Zaten yerel mücadeleler olmadan genel mücadelenin başarılı olma şansı yok. Herkes kapısının önündeki ekolojik tahribata karşı duyarlı olmalı. O nedenle de ‘Doğaya karşı kazanılan zafer, aslında geleceği kaybetmektir’ diyorum. Genelden özele geldiğimizde uluslararası toplantılara da, Birleşmiş Milletler de dahil olmak üzere  kirlilik ve ısı tehlikesini karbon salınımıyla anlatırlarken karbon salınımına neden olan işletmelerin sonlandırılacağı tarihi açıklıyorlar ancak kendi kararlarına uymuyorlar. Kar elde edebilmek için doğanın altını üstüne getirip dünyayı yaşanmaz hale sokarlar. Amazon ormanları kesiliyor, tarım arazisi yapılıyor. Göller kuruyor. Buzul eriyor, saymakla bitmiyor. Dünyanın ciğerleri sökülüyor. Türkiye de farklı değil. Doğa rant alanı olarak görülüyor. Oysa doğa yaşam kaynağı, geleceğimiz. Doğaya verilen zarar geleceğimizi yok etmektir. Bu genel değerlendirme sonrası Ordu’daki ekolojik yıkımlara bakalım. Çok basit olan yol yapıyoruz diyerek verilen zarar görmezden geliyor. İnsanların gereksinimi olan yol, ticari alan haline geldi. Paralı yollar, beton yollar. Yollar yapılırken kesilen ormanlar. Yol yapılırken derelerin kirletilmesi, heyelanlı alan oluşturması birbirine bağlı” dedi.   “Ordu’da ekolojik sorun denince akla hemen Fatsa maden sahası geliyor” Özbucak; “Fatsa’da maden işletmesinin ÇED süreci yani çalışma süresi doldu. Yeni ÇED’ine Ordu Çevre Derneği olarak da itiraz ettik. Ankara’daki toplantıya ben de katıldım. ÇED için olumsuz görüşler dile getirildi. Nedense karar hala çıkmadı. Şirket yasal olmasa da çevreden toprak alarak işliyor. Ayrıca Ordu–Sivas sınırında bir maden ÇED süreci var. Bu çalışma Mesudiye ve Gölköy ilçelerini de içine alınmak isteniyor. Bunu takip ediyoruz” dedi.   “Ordu’da taş ocakları mantar gibi çoğaldı” Özbucak; “Suyu, tarım alanını etkileyecek olanlara yöre insanlarıyla birlikte dava açıyoruz. Açtığımız davaları kazanıyoruz. HES’ler var yine. Kumru’dan sonra Gölköy’de vardı, açtığımız davayı kazandık Gölköy Çetilli, Çatak Mahalleleri kurtuldu. Daha önceleri de çok HES davalarımız oldu. Özellikle dikkat çekmek istediğim bir sorun da deniz dolguları. Ordu Büyükşehir Belediyesi, Enver Yılmaz dönemi de dahil olmak üzere dolgularla deniz ekosistemine zarar veriyorlar. Bu konuda açtığımız beş davayı da kazandık. Ancak OBB mahkeme kararlarına rağmen çalışmalarını usulsüz olarak sürdürüyor” dedi.   “Yapılan bu tür çalışmalarda verilen zararlardan da söz etmek gerekir” Özbucak; “Öncelikle tarım arazileri ve ormanlar yok oluyor. Bu iklim değişikliğini tetikliyor. Sular kirleniyor ya da yeraltı suları yolunu şaşırarak kayboluyor. Susuzluğa neden olduğu gibi yolunu şaşıran yer altı suyu bir başka yerde heyelanlara neden olmaktadır. Dolgularla deniz dere kirleniyor. Sucul yaşam tehdit altında oluyor. Daha anlaşılır olsun diye Melet Irmağı hakkında bilgi vereyim. Melet Irmağı üzerinde şu an sanırım 10 HES bulunuyor. HES’ler yapılmadan önce Melet Irmağı denize alüvyon götürüyordu. Bu alüvyonlarla balıklara besin taşınıyordu hem de alüvyonlar denizin karaya girmesini önlüyor sahillerde alan yaratıyordu. Yıllar önce Civil Irmağı ile Turnasuyu Irmağı arası tamamen kumsaldı. Bunun nedenlerinden biri de ırmaklardan gelen alüvyonlardı. Şimdi ne oldu? Melet Irmağı alüvyon getiremez oldu. Melet Irmağı içine denizde kum doldu ve deniz; Akyazı, Durugöl, Cumhuriyet ve Turnasuyu Mahallerinde karayı oymaya başladı. Kıyılarda denize T yapılarak kurtarma operasyonu yapılsa da çözüm olmuyor” dedi.    “Şimdi bir tehlike de OBB’nin Melet Irmağı  ağzına yaptığı mendirek ve balıkçı barınağı” Özbucak; “Deniz akıntısı batıdan doğuyadır. Mendirek akıntıyı kesecek ve Melet Irmağı içine kum dolacak. Kimse balıkçı barınağına karşı değil. Bir gereksinim. Karşı çıkılan nokta, yerinin yanlışlığıdır. Melet Irmağı’ndan 500-700 metre doğuda yapılabilir. Ancak ısrarla Melet Irmağı ağzına yapılıyor. Yarın bunun zararını sucul canlılar yanında Ordu halkı da görecek. Sonuç olarak vurgulamak gerekir ki, yapılacak çalışmalar geleceğimizi yok etmemeli. Yaşam insanlarla sınırlı değil. Börtü böceğin yaşam hakkını düşünmek zorundayız” dedi.