FINDIK ÜRETİMİNDE SORUN ORDU VE GİRESUN’DA

Konuyla ilgili önemli açıklamalarda bulunan Şenocak, şu ifadelere yer verdi; "Ordu ve Giresun’un fındık sorununu çözebilsek dünyada ve Türkiye ‘de fındık ile ilgili bir sorun kalmayacak" dedi.      “DOĞU VE BATI  KARADENİZ ARASINDA  FINDIK ÇİFTCİSİNİN GELİRİ ARASINDA  UÇURUMLAR VAR” Şenocak; “Dünyanın en mağdur fındık çiftçisinin Ordu ve Giresun’da olduğu hepimizin iyi bilmesi gereken bir konudur. Bu konuda uzun süredir yazılı ve sözlü olarak çare üretmemizin bu iki il için elzem olduğunu anlatıyorum. Bu konunun ana sebepleri; miras yolu ile bölünen bahçeler, büyük ölçüde göç verdiği için geriye kalan yaşlı nüfusun bahçelere yeterli bakımı ve eğimli arazide makinalı tarım yapılamaması birim alana verimi düşürüp maliyeti artırmaktadır. Bu bölgenin tek geçim kaynağı olan fındık üretimi son 30-40 yılda hızla batıya doğru kaymış Terme, Çarşamba Adapazarı ovalarından Sakarya’ya kadar ne dikseniz yetişen ovalara fındık dikilmiş ve dikilmeye devam etmektedir. Bu ovalarda araziler geniş bize göre daha ucuz ve makinalı tarımda yapılabildiği için verim çok fazla maliyetler ise çok düşüktür. Ordu ve Giresun’da ortalama bir aile fındık tarımında yılda 10-20bin TL elde ederken batıya doğru düz ovalarda bu gelir ortalama aile başı 250-300 bin TL ler civarında oluşuyor. Doğu Karadeniz özellikle ORDU-GİRESUN illerinde 1kg fındık 70-80 TL bile olsa düz ova fındık üreticisi ile aile başı gelir anlamında arada uçurumlar var. Düz ova üreticisi fındık 30 TL de olsa dikilmeye devam edecektir. Çünkü düz ovalarda 30 TL lik fındıktan elde ettiği geliri pirinçten, karpuzdan, Şekerpancarından veya sebze meyveden elde etme şansı yoktur” dedi.    “EĞİMLİ ARAZİYE DESTEK BÖLGEMİZİ VE  İLİMİZİ İLGİLENDİREN EN ÖNEMLİ KONUDUR” Şenocak; “Doğu ve Batı Karadeniz fındık üreticisinin arasındaki uçurumu telafi edebilecek tek yol 2009 yılında başlayan alan bazlı desteğin tekniğinin geliştirilmesidir. Şöyle ki; bahçesine bakan iyi tarım uygulayan köyünde ikamet eden eğimli arazi fındık üreticisine küçük araziden başlayarak daha fazla vermek üzere, arazi büyüdükçe kademeli olarak azalan bir destek modeli, yani arazi büyüdükçe zenginleşen üreticiye daha az verilmesi lazım. Ancak küçük araziye örneğin 10 dönümün altında olan üreticiye dönümde 170 TL yerine (başlangıçta 2009’da 9-10 Dolar seviyesinde idi) 10 Dolardan başlayan arazi büyüdükçe dönüm başı ödenen rakam 8-7 Dolara kadar düşürülen kademeli bir destek modeli oluşturulmalıdır. 150 TL ile başlayan bu rakamlar 2009 yılından bu güne 175 TL’de kalmış ve geliştirilememiştir. Önemli konu; Bu destekler köyünde ikamet eden ve bahçesine iyi tarım uyguladığını Tarım İl Müdürlüğünden tescil edilen üreticiye verilmesi gözden kaçırılmaması gereken bir husustur” dedi.    “2009'DA ÇIKARTILAN FINDIKTA ALAN BAZLI DESTEK; FINDIK TARİHİNDE ÖNEMLİ BİR REFORMDUR. ANCAK MODELİNİN REVİZE EDİLMESİ GEREKMEKTEDİR” Şenocak; “Desteklemenin modelini ve desteğini geliştirmemiz gerekiyor. Bu doğu Karadeniz ve ilimize yapılabilecek en doğru destek modelidir. Bu destek batı Karadeniz de düz ovalara verilmemektedir ve verilmemelidir. Çünkü onlar bize göre çok daha zenginler. Arada ifade ettiğim gibi uçurum var. Bu far kı iyi görmek lazım. Dünya fındığının yüzde 30-35’ini Ordu ve Giresun üretiyor. Ancak maalesef en mağdur iki il durumunda kaldı” dedi.    “OLUMSUZ ÖRNEK, ÖRNEK OLMAZ LİSANSLI DEPO ÇOK ÖNEMLİ” Şenocak; “Fındık ürün borsaları ve depoculuk bunlar da önemli konulardır. Sistemi daha sağlıklı hale getirmek için önemlidir. Vatandaş malını lisanslı depoya bırakıp herhangi bir bankadan kredi kullanabilir. Böylece fındığın piyasaya arz hızı kesilir. Arz talep dengesi oluşur. Aşırı arzdan dolayı fiyatların düşmesinin önüne geçmiş olur. Eylül ayında vatandaş depoya malını bırakıp hem malını sağlam bir depo ya bırakır hem de emanet kağıdı ile beraber herhangi bir bankadan kredi kullanabilir. Ünye ve Bulancak, Giresun’da lisanslı depolar açıldı ama çok bekleneni veremediler diye düşünceyi çürütmemek gerekir. Çiftçinin ürününü rahat teslim edeceği yönünde kolaylaştırmalar yapılmalı. Bir de her işin bir alışma süresi oluyor. İlk günden olumsuz bakmamak gerekiyor. Birkaç yıla bu iş oturacak, üretici tarafından benimsenecektir” dedi. Sözlerini sürdüren Şenocak; “Uzun vadede devlet, alan bazlı destekten vaz geçer yerine sadece alıma yönelirse; Düz ovada yılda 250–300 bin TL ortalama gelir elde eden üreticinin ekmeğine yağ sürülür daha çok dikim yapmasına teşvik edilir. Düz ovalardaki üretici aileler inanılmaz yüksek gelir elde ederler ve bu fazla gelirler rekolte fazlalıklarında çok büyük stoklara sebep olur. Dünyadaki diğer ülkelerde dikime teşvik olur. Fındıklar devlet depolarında fazla rekolte (2001–2008 yıllarında) olduğu gibi çürümeye terk edilir. ‘Daha sonra da 10’da bir fiyatına yağ yapalım, ziyan olacağına eski fındıkları askere mi yedirelim öğrenciye mi yedirelim’  denemeleri geçmişte sağlık konularında da zararlar verdi. Bazen de bayatlatılmış eski fındıklar dolaylı ve direk değerinin altında piyasaya satıldı. Bunlarda tüketiciyi fındık tüketiminden soğuttu. Ayrıca fındık sektöründe de haksız rekabete yol açtı” dedi.