Fındık Çalıştayı gerçekleştirildi

Gerçekleştirilen çalıştaya üniversiteler, araştırma enstitüleri, sanayici ve üreticilerden oluşan 166 kişi katıldı. Giresun Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yılmaz Can’ın açılış konuşmasıyla başlayan Çalıştayında TÜBİTAK MAM Başkan Danışmanı ve INNOFOOD Proje Koordinatörü Doç. Dr. Cesarettin Alaşalvar, INNOFOOD Projesi ve Türkiye Gıda İnovasyon Platformu’nun (TÜGİP) tanıtımını yaparken, INNOFOOD Sanayi İlişkileri Koordinatörü Prof. Dr. Mehmet Pala’da Ülkemizin Stratejik Ürünü Fındık: Önemi ve Geleceği Çalıştayı Çıktılarının Değerlendirmesini anlattı. İki bölüm halinde düzenlenen çalıştayın ilk bölümünde Çatı Projeler: Alt proje fikirlerinin geliştirilmesi, Fındıkta çeşit ve anaç geliştirme çalışmaları, verim ve kaliteyi arttırıcı uygulamalar, fındık alanlarında toplulaştırma ve yeni tarım modellerinin uygulamaya geçirilmesi ve fındık tarımında makineleşme konuları işlendi. İkinci bölümünde sonraki programda ise fındık üretim hattının keşfi, fındıkta katma değerli yeni ürünlerin geliştirilmesi, fındığın sağlık üzerine etkilerinin araştırılması ve fındıkta değerlendirme, tanıtım ve pazarlama konuları üzerinde duruldu. Çalıştayda başlıca şu konular görüşüldü; “İklim değişikliğinin fındık tarımında ağaçlarda dinlenme, çiçeklenme, tomurcuk patlama ve meyve gelişimi gibi dönemlerde meydana gelebilecek sıcak/soğuk hava dalgaların, kuraklıkların, kısa süreli aşırı yağışların, sel baskınların, heyelanlar gibi ekstrem koşullarının etkileri görüşüldü. Uzun yıllara ait iklim verileri incelendiğinde, ortalama sıcaklık değerinin zamanla artış gösterdiği, yıllık yağışın aylara dağılımı konusunda dengesizlik oluştuğu ve soğuklama sürelerinde son yıllarda azalma olduğu görülüyor. Küresel ısınmanın getirdiği hava olaylarındaki ekstrem değişimler bitkinin fizyolojisi üzerine de etki etmekte, bazı süreçlerde kesintiler doğuyor. Meteorolojik verilerden elde edilen bu değerlendirmelerden küresel iklim değişikliğine bağlı olarak fındık üretim alanlarında önemli düzeyde sorunlar yaşanabileceği ortaya çıkıyor. Aynı zamanda üretim alanlarında da değişikler ya da kaymalar söz konusu olabiliyor. Türkiye’de fındık yetiştiriciliği yapılan alanlarda iklim değişikliğinin etkisi ile bitki fizyolojisinde stres faktörleri oluşuyor. Fenolojide değişiklikler, ekstrem hava koşulları nedeniyle ürün kayıpları, yeni hastalık ve zararlılar veya mevcut olanların popülasyonlarının artması ve daha fazla ekonomik kayba neden olmaları gibi sonuçlar görülüyor.  Bu değişiklikler sonucunda fındık ilerideki yıllarda iş gücü yoğun bir üretim sistemi haline gelecek. Bazı ülkelerde fındık yetiştiriciliği yapılan alanlarda iklim değişikliğinin etkisi olarak istilacı böcek ve mikroorganizmaların sayısı ve popülasyonlarının arttığı, sulamaya olan ihtiyacın arttığı, yeni çeşitlerin ve yetiştirme sistemlerinin geliştirildiği görülüyor.” Çalıştayda sonuç olarak küresel iklim değişikliğinde alınacak tedbirler şu şekilde sıralandı; “Kuraklık, düşük veya yüksek sıcaklık stresine, hastalık ve zararlılara karşı dayanıklı çeşitler ıslah edilmelidir. Suyu ekonomik kullanma yöntemleri geliştirilmeli, eğimli arazilerde suyun toprakta kalmasını sağlayacak teraslama teknikleri ve toprak uygulamalarına önem verilmelidir. Üreticilere yönelik yağmur suyu hasadı ve biriktirme sistemlerine destek verilebilir. Fındık tarımında karbon salınımına sebep olan faaliyetler ve alternatifleri konusunda kamu ve özel sektörle kamu spotları yardımıyla bilinç oluşturulması gerekiyor. Fındık üretiminin farklı aşamalarında çevreye dost tekniklerin uygulanmasına önem verilmelidir. İklim projeksiyonlarına bağlı olarak fındık üretimin sahil kuşağından daha yüksek rakımlara doğru kayması öngörülmektedir. Fındığın mekânsal değişimi kapsamında yeni üretim alanlarının ortaya çıkması bu alanlarda kurulacak yeni bahçelerin modern tekniklerle oluşturulması ve çevreyle dost üretim yöntemlerinin yaygınlaştırılması çalıştay kapsamında elde edilen önemli bulgulardan birisidir. Sonuç olarak, küresel iklim değişikliklerine karşı toleranslı/dayanıklı çeşit geliştirmesi, yetiştirme pratikleri ve alternatifleri konusunda araştırmaların desteklenmesi, iklime uyum için farkındalığın artırılması ve üreticilerin bilinçlendirilmesi önem arz etmektedir.”