AKREP VE YILAN SOKMASINA DİKKAT

Geçtiğimiz günlerde yaşanan sel ve heyelan ile birlikte yılan ve zehirli böcek türlerinin  birçok yere dağıldığını ve daha agresif olabileceklerine değinen Başkan Coşkun, özellikle fındık bahçelerinde çalışırken çok dikkatli olunması gerektiğini belirtti.  Muhtemel yılan sokmalarında insanların öncelikle sakin olmaları gerektiğini ifade eden Başkan Coşkun, konuyla ilgili şunları söyledi; “Ordu bölgemizde başlayacak olan fındık hasat mevsimi ile birlikte her zaman söylediğimiz gibi yaz aylarının getirdiği aşırı sıcaklar nedeniyle susamadan su içmek gerekiyor. Zaman zaman doğa olayları nedeniyle yaşadığımız sellerle ve bazı insanla beraber yaşamaması gereken sürüngen ve hayvanların da coğrafya değiştirmesi söz konusu olabilir. Fındık bahçelerinde yılan olabilir, akrep olabilir ve zehirli örümcek sokmaları olabilir. Tabi ki önlem almak çok önemli. Burada önerim kesinlikle tek başınıza kırsal alanlara gitmeyin. Çünkü olası bir yılan sokmasında orada hareketsiz kalmanız gerekebilir ki o nedenle yanınızda biri olması lazım.  Böyle bir durumda öncelikle kişinin hareketsiz kalması ve panik yapmaması çok önemlidir. Çünkü ne kadar çok hareket ederseniz zehir vücuda o kadar çok yayılır. Kol ve bacak sokmaları bizim için daha hafif sokmalardır ancak, gövde ve başa yakın yerden sokmalar daha tehlikelidir. Kol ve bacaklardan sokmalarda yapmanız gereken ilk iş, varsa yanınızda temiz su ile sokmanın olduğu bölgeyi yıkamak ve üstüne de ıslak temiz bezle baskı uygulamak çok önemlidir. Çünkü zehrin kana dolaşımını yavaşlatmak için baskı uygulamak gerekiyor ama dolaşımı engelleyecek kadar sert olmamalıdır” dedi.    “Zehri ağız yoluyla  çıkarmaya çalışmayın” Sözlerine devam eden Başkan Coşkun, şu ifadelere yer verdi; “Bazı tavsiyelerde olduğu gibi zehir ağız yoluyla emilmemeli ya da yaranın olduğu yer bıçakla kanatılmamalıdır. Bu çok tehlikelidir. Üstten temiz ve ıslak bezle hafif bir pres yapmak yeterlidir. Sıkı şekilde bağlamayı gerektiren turnike önerilmez. Mutlaka sakin bir şekilde gölgede oturduktan sonra 112 ye haber verilmelidir ki artık iş profesyonellerin işidir. Yılanın peşinden koşmayın çünkü siz koştukça hareket etmeniz zehrin kısa sürede vücuda dağılmasına sebep olur. Bu nedenden dolayı öncelikle sakin kalmak, yaralı bölgeye temiz ıslak bezle bası uygulamak ve kalp seviyesinin üstünde tutmak yeterli olacaktır. Yılan sokmalarında neden hemen 112’yi aramalıyız? 112’deki sağlık personeli yılan sokmasıyla ilgili size bilgiler verebilir ve sizi yönlendirebilir. Çünkü yılanın ne kadar zehirli olup /olmadığını bilmiyoruz. Bilinen şu ki, genelde zehirli yılanların soktukları yerlerde aşırı şişlik ve kabarma meydana gelir. Daha ileri semptomlarda soluk alıp vermede zorluk, çarpıntı, bulantı kusma ve ishal hissedebilirsiniz. Bunlarla ilgili sağlık personeli sizi yönlendirebilir. Durumunuzun ne kadar ciddi olduğunu da farkına varabilir. Eğer hafif bir durumsa sizin gelmenizi isteyebilir ya da durumunuz kötüyse kendileri gelip sizi alabilir. Dolayısıyla böyle durumlarda 112’yi aramak son derece önemli” dedi.    “Kenelere de dikkat edin” Başkan Coşkun; keneler yoluyla bulaşan, zoonotik enfeksiyona yol açan bir viral hastalık olan Kırım-Kongo kanamalı ateşi (KKKA) ile ilgili de uyarılarda bulundu. Başkan Coşkun; “Keneler örümceğimsiler sınıfının alt sınıfında bulunurlar. Keneler, genellikle kalem ucu büyüklüğündedirler. Konakcının kanını emdikçe şişer ve fındık büyüklüğü kadar ulaşabilirler. Kahverengi ve siyah renklidir. Sıcakkanlı hayvanlarda asalak olarak yaşarlar, özellikle ağaçlarda, çalılarda, çimlerde ve yeşil alanlarda bulunurlar. Keneler, ilkbahar ve yaz aylarında daha yaygındırlar. İçinde bulunduğumuz her tarafın yeşerdiği aylar, bölgemiz için kene tehlikesi içeriyor. Kuş nüfusunun, tavuk ve benzeri nüfusun kırsalda ve yeşilliklerde azalmasıyla da keneler sere serpe dolaşmaya başladılar. Keneler sıcakkanlı hayvanların ve insanların kanını emerek beslenirler. Bu ısırık çok tehlikeli de olabiliyor. Birçok vakada kene ısırığı zararsız olsa da, ısırığa karşı alerjik tepkime durumunda veya evcil hayvanlar ile insanlara geçirebilecekleri viral (Kırım Kongo Kanamalı Ateşli Hastalık) nedeniyle kene ısırığı ölümcül de olabilir. Kene, virüs taşıyabilir. Bu tehlikeli ve ölümcül virüs Bunyaviridae ailesinden Nairovirus grubundan tek sarmallı RNA virüsü olan Crimean-Congo Haemorrhagic Fever virüsüdür. Hastalık ülkemizde, başlıca hastalık etkenini taşıyan kenenin tutunması veya bununla temas sonucunda bulaşmaktadır. Bunun yanı sıra hastalık viremik dönemdeki hayvanların veya hasta kişilerin kan, doku, vücut çıkartılarına korunmasız temasıyla da bulaşabilir. Yani çok tehlikeli bir bulaştırıcılığa sahiptir. İnkübasyon süresi kene tutunmasından sonra genellikle 1-3 gün, en fazla 9 gün olabilmektedir. Enfekte kan, vücut sıvısı ve diğer dokularla temas sonrasında 5-6 gün; en fazla ise 13 gün olabilmektedir. Hastalığın tedavisinin esasını destek tedavisi seçenekleri oluşturmaktadır. Bu gün için hastalıktan korunmaya yönelik etkinliği kanıtlanmış bir aşı veya etkene spesifik bir ilaç bulunmamaktadır. Ülkemizde hastalığa karşı aşı geliştirme çalışmaları devam etmektedir. Keneler vücudun sıcak, nemli bölgelerini tercih eder. Bir kene vücuda bulaştığında, koltuk altlarına, kasık bölgelerine, saçlı ya da yoğun kıllı bölgelere göç ederler, yerleşirler, ısırıp kan emmeye başlarlar. Kenelerin kan emme sırasında tükürük bezlerinden salgılanan birçok zehirli madde, sinir sistemi bozukluklarına yol açar. Sinir uyarıları Beyin’e gidemez. Bu zehirli maddeler sinir uyarılarının çevresel sinirler ve omurilik üzerinden beyne iletilmesini engeller. Kene, günlerce saklı kalabildiğinden, belirtilerin nedeninin uzun süre anlaşılmadığı vakalar mevcuttur.  Ancak ciltte bir kene bulunması yaygındır çünkü keneler bir defa ısırdıktan sonra tamamen dolana kadar nadiren yerlerinden kımıldarlar. İnsan vücudundan on gün süreyle kan emebilen keneler bu süre sonunda kendilerini tamamen doldurmaları sonucu  konaklarını bırakarak ayrılabilirler. Panik yapılmamalıdır, öldürülmemelidir, üzerine su dahi olsa dökülmemelidir, kolonya ve alkol benzeri solüsyonlar üzerine dökülmemeli, buz dokundurulmamalıdır, sıkılmamalı, basınç uygulanmamalıdır. Yani hiç bir şey yapılmamalı, acilen en yakın sağlık kuruluşuna gidilmeli ve hekime müracaat edilmelidir” dedi.